Durup dururken neden böyle bir başlık attım, bana göre atılması gerekti ve kimi kişilere anlatılması gerekti bunun böyle olduğu...

Çünkü kardeşler “bakın kardeşler diyorum” çünkü neredeyse hepimiz, yani bizim Müslüman tayfası, dünya adına sahip olmak istedikleri her şeyi Allah’ın yerine ikame ettiler, kimisi farkında olarak, kimisi olmayarak...

Artık çoğumuzun Allah ile olan bağımız, para ile servet ile daha çok mal, mülk sahibi olma ile” olan bağımızdan çok geride kaldı...

Allah düşüncesini, ölüm, hak, hukuk düşüncesini hesap gününün varlığı düşüncesini unuttuk çoğumuz, öyle kendimizi kandırmaya gerek yok...

Artık İslam’ı taşıyamaz olduk değil, taşımak istemiyoruz çoğumuz, cuma namazlarına gitmek yeter oldu, çoğumuz için...

Veya namaz kılmak... Ama namaz kılmak var “namaz kılmak” var... Kıldığımız namaz bizi daha ahlaklı, daha insan, daha merhametli, daha vicdanlı yapmıyorsa o namaz namaz değildir...

Kıldığımız namaz bize yoksulları düşündürmüyorsa, fakirleri kollamayı düşündürmüyorsa, ihtiyaç sahiplerinin yanında olmayı aklımıza getirmiyorsa “RABBİMİZİN DEYİMİ İLE” yazıklar olsun o namaz kılanlara...

Kabul edelim, etmeyelim, Allah’tan daha önemli işlerimiz, hedeflerimiz, gayemiz var...

İşte bundandır yeryüzünde olup bitenlerin, Filistinli çocukların, annelerin öldürülmesi, kendi ülkemizde kimi çocukların sefalet içinde yaşam sürüyor olması, bazı evlerin ışığının olmaması ilgi alanımızda değil artık, neden bunları görmek istemiyoruz...

Sen akşam evine dönerken ve doldururken arabanın bagajını evine ekmek götüremeyen insanların varlığından haberim yok diyorsan, yok diyorsak, bu bencilliğin zirve yapmasıdır...

İnanın başkaca bir düşüncem yok bunları dillendirirken... İslam’ı taşıyamaz olduk veya taşımak istemiyoruz...

Allah’a inanır gibi görünsek de, ahret gününe hesap gününün varlığına inanmaz olduk... İnanır olsaydık bu kadar duyarsızlık içinde olmazdık kardeşlerimizin uğradığı zulüm karşısında...

Veya sokağımızda ya da arka sokağımız da yaşayan yoksul insanlar için bu kadar duyarsız davranmazdık... Zira iman ettiğimiz din görmezden geldiğimiz o insanlar için o yoksul çocuklar için “onlar sizin kardeşinizdir” de, öyle demiyor mu?

Geliveren fırtına büyük ve çok yakın ölüm, çok yakın haklının haklıdan hakkını alacağı o günün gelme vakti...

Hava birazdan bozabilir, kar fırtına geçmeyebilir, hepimiz muhtaç olabiliriz iyiliğe hayra ve güzelliğe...

Daha nasıl anlatılır gidilen yolun çıkmaz sokak olduğu... Birbirimizi uyarmaya kardeşlik demiyor mu din?

Sözlerimle bunu yapmaya çalışıyorum kardeşim...

Anlatabildim mi?

Veya sen anlamak istedin mi?

Şehrin ışıkları sönmeden iyilik yoluna yeniden dönelim, olur mu?