Düğün merasimleri toplumumuzda artık yerleşmiş geleneklerden. Artık hayattaki değişimlerle birlikte düğünlerimizde sadelikten doğalıktan iki kişinin mutluluğunu paylaşmaktan çok daha uzaklaştı…

Kız istenir, söz kesilir, kına ve düğün yapılır biterdi eskiden..

Şimdilerde ise kız isteme söz nişan ayrı merasimler halinde yapılıyor bunların her birisi için ayrı ayrı mekânlarda bir ton para harcanıyor, bunlar sosyal medyada paylaşılıyor, bu merasimlerin üstüne yorumlar beğeniler yapılıyor…

Bu tur böyle bitiyor…

Gelelim düğüne…

Öncesinde düğün merasimini aratmayan bekarlığa veda partileri… 

Sosyal medyadan yapılacak paylaşımlar, beğeniler, yorumlara verilen cevaplardan yorgun düşen bir gelin ve damat…

Eskilerde komşularına, sevdiğin dostlara akrabalara davetiye gönderilirdi az ve öz…

Şimdi ise komşu pek kalmadı çağıracak!

Eş, dost çağırılıyor, bazısına mesaj atılıyor, bazılarına sosyal medya hesaplarından davet açılıyor… 

Gelecekler, gelemeyecekler, kararsızlar…

Kına ve düğün töreninin, kuafördeki merasimden daha kısa sürmesi normal gelmiyor bana

Bu duruma bir son verilmeli…

Fotoğraf çekimleri artık stüdyodan çıkmış…

Fena da olmamış ama her şeyde olduğu gibi bunda da abartıya kaçmamak lazım… 

Düğün alanında geldik… 

Buralarda paranın gücünü alabildiğine hissettiren mekânlar bana sıcak ve samimi gelmiyor. Düğün sadelik, masumiyet ve birlik beraberliği simgeler. 

Genç çiftlere tavsiyem: “Her şeyi dozunda yapmalı”.

Gelin ve damat pastası… 

Düğün pastası… 

Usulen yapılan bir seremonidir. Sekiz, on katlı pastalar oldukça gereksiz. Gelin ve damat o pastayı kesmek için epey bir gayret sarf eder… 

Samuray kılıcına benzeyen upuzun bıçaklar zaten gereksiz

Sade, hoş bir seda ile kesilen pastalar bence daha şık….

Bir de şu pastayı birbirine yedirme işkencesinden kurtulmak lazım… 

Eller dolanır tabaklar karışır, çatal batar… 

Herkes kendi yesin

Küçük bir dipnot…

Evlilik yüzüğünün sol ele takılması, sondan bir önceki parmağa takılmasının sebebi ise modern tıbbın gelişmesinden önceki devirlere ait yanlış bir insan anatomi bilgisiymiş. O zamanlarda dolaşım sistemimizdeki ana damarın sol elimizde bu parmaktan başlayıp kalbimize gittiği sanılıyormuş! Böylece buraya takılan yüzükler evli çiftin kalben bağlılığını simgelediğine inanılıyormuş. Bu adet haline gelerek çağımıza kadar gelmiştir.

Geleneklerimiz bizi yaşatır… 

Her biri ayrı güzel ve anlamlı… 

Bunları teknolojiye çok fazla uyarlamadan, sadelik içinde, şan şöhret simgesi yapmadan en tabi halinde yaşamak dileğiyle…