Beyaz adamlar dünyaya el koyalı bir bir başka acayip oldu dünya... Anlaşılması zor şeyler oluyor demeyeceğim de, aslında insanların anlamasını istemiyorlar... Biz insanlar da anlamak istemiyoruz zaten...
Yazarken, söylerken insanın içi acıyor, ama yazmazsak, söylemezsek olmuyor. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” denir, hatta bizzat iman ettiğimiz dinin Peygamber’i böyle der...
Aziz İnsan! İçimizden bazıları görmese de, görmese de ülkenin efendileri, kentlerin efendileri, beyaz adamlar, beyaz Türkler ve Beyaz Müslümanlar görmese, görmek istemese de...
Sen yalnız kendinin bir hikâyesi var sanırsın, ya da insanın... Sağına, soluna bakarsan, dağlara, ormanlara, yaşlı ağaçlara bakarsan, her birinin bir başka hikâyesi vardır, çoğu acıklı, kahırlı, dayan...
Kimseler görmese de, görmese de kenti yönetenler, ülkeyi yönetenler, parti başkanları ve kentin din adamları, mesela kentin müftüsü, beş vakit ezan okuyan müezzin...
Oturup konuşalım uzun uzun konuşalım, konuşalım kardeşçe ve insanca, hani insanca denir ya öyle işte... İster yaşam de, ister hayat sadece insan olmaktan ibaret ve öyle olmalı... Çünkü en zor işlerden...
Burası dünya, kimler geldi kimler geçti, kimler kendini ne sandı, ne zalimler gördü, ne yoksallar yaşadı acıları dağlara sığmayan... Nice çocukların gözyaşına, nice annelerin ağıt yakışına şahit oldu...
Bazıları kabul etmese de biz söyleyelim... Ülkede büyük bir ahlak sorunu var, hem de çok, çok fazla... Ahlakın ne demek olduğunu unutan bir toplum olduk. Kimse kusura bakmasın, herkesin bir ahlak anla...
Bilerek başlığı kısa tuttum, aslında “kolay işlerden değil, yeryüzünde doğruyu söylemek” diye biraz uzun olmalıydı da, kısa tuttum... Başkalarının hakkına tecavüz etmek gibi düşündüm sözü uzun etmeyi,...
Ey halkım, ey kent ahalisi olacak şeyler değil, ama oluyor işte her şey hepimizin gözü önünde oluyor, hepimizin gözü önünde söyleniyor bütün yalanlar, hepimizin gözü önünde talan ediliyor şehir dağlar...