Kimseler görmese de, görmese de kenti yönetenler, ülkeyi yönetenler, parti başkanları ve kentin din adamları, mesela kentin müftüsü, beş vakit ezan okuyan müezzin...

Beş vakit namaz kıldıran imamlar, kentin beyaz adamları ya da...

Bir kötülük bildirisi değil sözlerim, yanlış anlamayın ey insanlar, ey Müslümanlar yanlış anlamayın... Siz de ey solcular yanlış anlamayın, gerçi yanlış anlayacak bir yüreğiniz yok ta, yine söyledim ben...

Siz kendiniz de biliyorsunuz en çok siz unuttunuz insanı, insanların yaşama hakkını, hayat hakkını, herkesin yiyecek ekmeği olmalı inancını siz çoktan kaybettiniz...

Ve siz de asla yoksulları sevenler değilsiniz, insanı sevmiyorsunuz hele Müslümanları, Müslüman’ım diyenleri... Aslında dini, dinin sahibini, dinin Peygamber'ini sevmiyorsunuz...

Oturup konuşabiliriz konuşmak isterseniz...

Şimdi her yerde güvercin ölüsü, en güzel yerlerinden kanıyor gözleri, kanatları kırık kırık...

Kadınlarımız da öyle, her gün üç, beş kadının öldürüldüğü bir ülke olduk, üstelik kimselerin canını acıtmıyor bu manzara, ne sağcısının umurunda ne solcucusunun ne de ilgisini çekiyor kimi Müslümanların... Kadınlar öldürülmeye devam ediliyor, çocuklar annesiz kalmaya...

İsyanlarım bu ölümleredir, bu ölümlere suskunluğa...

Her zaman demeye çalışıyorum, insanın insan yanları bir bir yok oluyor, haksızlık, adaletsizlik karşısında suskun kalmalar çoğalıyor...

Oysa biz dünyaya hak üzere yaşamayı söylerken, hakkı söylemeye, zalimin karşısında durmaya, sahip olduğumuz ekmeği olmayanlarla yoksul insanlarla paylaşmak adına gönderildik. Bunu böyle olduğunu bütün kutsal kitaplardan okursun, öğrenirsin öğrenmek istersen..

"Garabet ehlini, yakınlarını, yoksulları, ihtiyaç sahiplerini hor görme" denir ayette. Oysa varsılların yoksulları hor gördüğü, canını acıttığı, hatta köle gibi kullandığı yeni bir dünya inşa ettiler dünyanın efendileri...

Ülkelerin efendileri de ayak uydurdular bu gidişe, işlerine geldi çünkü... 

Bundan derim bizleri kandırdılar diye, biz bu kadar kötü olmamalıydık, kalbimizi bu kadar kirletmemeliydik diye, söyleyip durmam bundandır...

Tamam bazı evlere uğramasa da, acıları dinmeyen yoksulluğun yakasını bırakmadığı evler var kentlerin arka sokaklarında... 

Kalbinize merhamet dolmasını talep ediyorsunuz, arada bir bile olsa dolaşın o sokakları, insanlara selam verin, "Nasılsınız?" deyin...

Bu bir insanlık eylemidir unutmayın...

Kötülere benzemeyin, yalan söyleyen siyasetçilere benzemeyin... Ve hiç benzemeyin sadece özel günlerde halkın içinde görünmeye çalışan yöneticilere, kısaca dersek...

Belediye Başkanlarına...

Kaymakamlara, Valilere...

Başka günlerde halkın geçtiği sokaktan geçmeyenler, özel günlerde, bayramlarda halkın içindeymiş, yoksulların yanındaymış, engellilerin yanındaymış gibi yapmacık tavırlar, yanlarında onlarca basın mensubu...

Biliyorum, biliyorum can sıkıcı yazılar, can sıkıcı sözler bunlar. Bilerek yazıyor, bilerek söylüyoruz sen üzülme sevgilim...

İsyanımızın dışa vurması de geç..