Beşikler vermişim Nuh'a.

Salıncaklar, hamaklar.

Havva Anan dünkü çocuk sayılır.

Anadolu’yum ben .

Tanıyor musun? Utanırım.

Utanırım fukaralıktan

Ele güne karşı çıplak.

Üşür insanlarım.

Fıtratında var bu topraklar üzerinde yaşayan insanların sellerde yıkılan evlerinin altında kalarak can vermesi nedense hiç sorgulanmaz. Doldurulan dere yataklarına verilen inşaat ruhsatları neyin karşılığında verildi? Belediye Başkanının aldığı rüşvet?

Fıtratında var bu topraklarda yaşayan madencilerin grizu patlaması sonucu göçük altında kalarak ölmesi. Neden Alman, Fransız madencinin fıtratında ölüm yok. Ölüm hep bize mi düşer ustam diye sorulmaz.

Fıtratında var bu topraklarda yaşayan insanların depremlerde ölmesi. Depremler "Kıyametin Zelzele-i Kübranın" hatırlatılması onun habercisidir. Böylelikle "Ehl-i imanın" bile hataları ahiretten önce bu dünyada kısmen cezalandırılmış olmaktadır.

Yapma be ustam. Kıyameti hatırlatmanın cezası bu kadar ağır olmasın. Çocukları bari bu işten muaf tut. Bu karda, kışta kıyamette ebeveynlerinin günahını onlar çekmesin. Ayır çocukları, masumları bir kenara. Bak göreceksin kötü yola sapanlara, kul hakkı yiyenlere, yetime zulmedenlere vereceğin ceza insanlar üzerinde daha caydırıcı olacak.

Neden sık sık depremlerin yaşandığı Japonya'da 7’nin üzerindeki depremlerde can kayıpları olmuyor? Ölümü hep bize mi yazıyorsun ustam? Belki de haklısın Japonlar depreme dayanıklı binalar yapıyor. Su havzalarını kurutup bina dikmiyorlar. İnşaat izinleri sıkı kurallara bağlı. En önemlisi deprem parası diyerek toplanan paraların üstüne yatmıyorlar. Onlar bilimin "Sismoloji " ışığında hareket ediyorlar. Ayrıca onların bizim gibi depremi yönlendirecek güvenilir bir şeyhleri yok. Ha ne oldu Spil Dağı’ndan gelip Manisa'nın üzerine çöken deprem bulutlarını doğuya yönlendiren şeyhimize. Niçin devreye girmedi?

Sonuç olarak bu depremde diğerleri 'Erzincan, Gediz, İznik, Elazığ' gibi unutulup gidecek. İnsanlarımız sellerden, depremlerden yıkılan binaların altında can vermeye devam edecek. Madenciler grizu patlamaları sonucu ölürken, yöneticiler “Bu topraklarda yaşayan insanların fıtratında hep ölüm var” diyecekler.

İnsanımıza gelince depremi "Kıyametin Zelzele-i Kübranın hatırlatılması onun habercisi "olarak yorumlayarak ölüm tarlalarında yaşamaya devam edecekler.

Taa ki kaderciliği bir yana bırakıp, hesap soran, sorgulayan bir toplum oluncaya kadar...!