Çokları gibi bende biliyorum dünyanın gidişatın her gün daha kötüye gittiğini... Kötülerin daha kötü zalimlerin daha zalim, beyaz adamların daha utanmaz olduğunu,hem dünya da hem ülkeler de, hatta kendi ülkemizde...

Milyon kere savaşa hayır dense çocuklar savaşlarda ölmesin, anneler acılar çekmesin dense bir faydasının olmayacağını biliyorum bende...

Ama kötülere zalimlere talancılara yalancılara sömürü yapanlara ses çıkarmak adına, öteki dünya da yani hesap gününde Allah’ın bak susmadık onların karşısında suskun kalmadık, kötüleri ikaz ettik demek adına yinede söylemeye, savaşların parayı Tanrının yerine koyanların işi olduğunu demeye devam etmeli değil miyiz?

Demek zorundayız insanların ekmeğini elinden alanlara umudunu yok edenlere, yaptıklarınız en azından günahtır, suçtuk yaptıklarınız...

Aslında hepimiz bilmiyor muyuz süper devletlerinin en büyük ticaretlerinin silah ticareti olduğunu? Bu ticaretin büyümesi için her gün her saniye yeni yeni silahlar üretip pazara sürdüklerini, hatta kimi zaman para almadan verdiklerini kimi ülkelere, en çokta terör örgütlerine...

Kendi çıkarlarına uymayan, kendi geleceklerine yatırım olmayan hiçbir şey onları ilgilendirmez... Bakmayın zaman zaman barıştan söz eder gibi savaşlar durmalı der gibi yaptıklarına... Savaşların durması savaşların olmaması onların nefessiz kalması demektir aslında...

O zaman neden yazıyorum hiç faydası olmayacak bu yazıları öylemi?

Yüreğim acıdığı için belki, belki bir umut faydası olur, belki azıcık gecikir kimi acılar, belki Tanrı acır yalvarmalarımızı diye, söylenip duruyorum... Susmaktan çok daha insancadır yazıp söylemek, kim bilir zalimlerin duvarından bir taş düşmesine neden olur...

Mesela yeni bir şey söyleyeyim size, en azından siz yeni duymuş gibi yapın... Biraz düşünürseniz inanın adam doğru söylüyor diyeceksiniz...

Sadece güçlü devletler değil, mesela kendilerini güçlü sanan kişiler de böyle... Onlar da kendileri için güçsüz olanları ezmek yok etmek için her şeyi yapmaktalar...

Mesela yaşadığınız şehri ele alın... Güçlüler güçsüzleri ezmiyor mu, yok saymıyor mu, kim dinliyor güçsüzlerin yoksulların fakirlerin ilave edip dersek işsizlerin sözünü... Dinleyenler bile yukarıdan bakar gibi dinlemiyorlar mı, Allah aşkına yüreğinizi elinize alın da söyleyin...

Yoksulluk edebiyatı söz edebiyatı falan yapmıyorum ülkemizin şehrimizin insanını hakikati bu değil mi?

Mesela varsıl bir kişiyi dinlediği gibi dinler mi Belediye Başkanı bir yoksulu bir fakiri bir işçiyi ya da işsiz birini...

Hatta Kaymakam hatta kentin müftüsü?

Hadi sözlerin doğru değil deyin... Yahu camiler de imamlar bile zenginin yüzüne baktığı gibi bakmıyor yoksulun yüzüne...

Hadi beni yalanlayın... Yoksulların gecekondularını yıkanlar, servet sahiplerini ormanların içindeki malikânelerine ses çıkarmadıkları bir sistem...

Yani diyorum ki, düzen onların da olsa, biz kalbimiz kirlenmesin diye hem direnelim, hem dua edelim...

Çünkü namuslu olmak kolay işlerden değil...

Kalbiniz den öperim...