2024 yılına girerken umudumuzu, yeni dileklerimizi ve inancımızı da yeni yıla taşımaya çalıştık. Çoğunlukla ev ortamında kutladığımız yılbaşında masa altında üzümler yenildi, bir yandan tv programları izlendi veya viral olan videolar çekildi. Yıl bitmeden eksik kalan ne kadar deneyim varsa yaşamaya ve tamamlamaya çalıştık. Gerçekten her şey tamamlandı mı yoksa yine geçici bir duygu mu yaşadık?

ÇBüyülü kutlama gecelerinin ardından herkesin tatil olduğu zamanlarda bile çalışan insanlar hep var. İşçi bayramında memurların tatil yapıp asıl işçilerin çalışması gibi. Çoğu mağaza, restaurant, market ve ulaşım araçları çalışmaya devam etti. Pazartesi sendromu herkes için geçerli değildi belki ama çoğu insan için bitmeyen bir sendromdu yine.

Yeni yıla girerken olmazsa olmazımız ve artık gelenek haline gelen zam haberleri ile başladık. Yıl boyunca düzenli bir şekilde zam haberi almaya o kadar çok alıştık ki yılbaşı sonrası gelen zamlara her gün olan bir şey gibi yaklaştık. Yeni normalimiz oldu zamlarla güne başlamak. Zaten sürekli alışkanlık haline getirdiğimiz yaklaşımlar nedeniyle bu halde değil miyiz? Alıştıkça duyarsızlaştık, duyarsızlaştıkça da olmaması gereken durumları normalleştirdik.

Farkında eğildik belki de ama son yılların en sıcak yılbaşını yaşadık. 5 yıl öncesinde Aralık ayında kar yağışı varken bu yıl bırakın kar yağmasını yağmur bile çok az yağdı. Küresel ısınma aynı dönem içerisinde fark edilmiyor belki ama geçtiğimiz yıllar ile kıyasladığımızda tablo çok daha net ortaya çıkıyor. Şimdilik sıkıntı yok diye düşünüyoruz ama yavaş yavaş yok ediyoruz dünyamızı ve yaşanılmaz hale getiriyoruz.

Bu yıl belki bazı şeyler farklı olur diye ümit etmek istiyorum. Cezasızlığın meşrulaştırıldığı bir tablodan uzaklaşalım isterim. Eşitlik ve adaletin herkes için geçerli olmasını dilerim. Adalet sadece belli konumda olanların veya gücü ellerinde bulunduranların adaletinden farklı olmasını dilerim. Hepimizin insanca yaşamasını dilerim. 

İnsanca yaşayacağımız, insanlığımızı hatırlayacağımız ve yozlaştığımız durumumuzdan geri döneceğimiz bir yıl olur umarım. İyimser bir yerden baktığım doğrudur. Yoksa yıl boyunca şahit olacağımız haksızlıklarla mücadele etme enerjisini nereden bulacağız, değil mi? Bizler de umut etmeyi bırakırsak sonumuz nasıl olur düşünemiyorum bile.

Tüm bunlara rağmen umut etmeyi bırakmamak gerekiyor. Umudumuzun gelecek nesillere bırakacağımız en büyük mirasımız olmalı. Onu korumayı ve sürdürmeyi öğretmemiz gerekiyor. İnsanlar gelir geçer, düzen değişir ama değişmeyen tek şey umut olduğu sürece; yaşamak, insanca yaşamak olur. Ne dersiniz?