Her zaman demeye çalıştık, Siyaset kurumu ve pek çok siyaset adamı, siyasetin içinde olanlar, çoğu zaman utanmaz olmayı seçmişlerdir…

Acı ama gerçek bu, ülkede siyaset yapmak böyle olmayı gerektiriyor ne yazık, bu durum hiç insanı İslami ahlaki olmadığı halde…

Kentlerin en bilgili, görgü ve kural sahipleri, hikmet bilgisine sahip olanlar, Allah’tan korkanlar, insan kıymeti bilenler, ahlaklı olmayı erdem bilenler değil, yüzünü her yöne dönecek, her renge girecek olanlar, hatta her pazarlığa varım diyecek olanlar, öne çıkıyorlar veya çıkarılıyorlar…

Yoksa erdem sahibi bir insan, oy aldığı partiden ayrılıp başka bir partiye geçer mi, en azından o dönemi bitirmez mi? diye de soralım kendimize olsun…

Belki de bundandır  “Siyaset yapmak düzgün insanların işi değildir”  diye, denilip durması insanlar arasında…

Onlardan her şey beklenir denmekte çok yerde, siyasetçiye güvenilmez denmekte, o her şeyi yapar denmek de…

Denmiyor mu? Denmesine deniyor da, yine en çok onların peşinde koşulmak da, onlar ile birlikte olmayı önemsemekte çok kişi…

Olmasın filan demiyoruz, yanlış anlaşılmasın sözümüz… Siyasetle söz ve güç sahibi yetki sahibi olanlara her şeyimizi emanet ediyoruz, ondandır onların herkesten fazla dürüst ahlaklı vicdanlı insan olmaları… Bu kişileri öne geçirirken bunları göz önünde tutmak gerek demekten başka bir şey demiyoruz…

Aslında bu bir çıkar ilişkisinden başka bir şey olmadığı ortada, ama bunun böyle olmasını denmesi insanı üzüyor… Dense de, kabul etmiyor çok fazla insan…

Kim ben çıkarımın peşindeyim arkadaş, demeyi göze alabilir?

Onlar ile birlikte görünmeyi bir bir iş sanmakta, kıymetli sanmakta çoğu kişi…

Onlar ile çay içmeyi, bir yemek de bulunmayı iftihar vesilesi saymakta…

Tekrar diyelim olsun bunlar, ama içinde ülke ve insan sevgisi olsun bu ilişkilerin…

Buyurun Milletvekilim, buyurun başkanım diye açılmak da, açılan telefonlar, oysa buyurması gereken yalnız Allah’tır bizim inancımızda, keşke bilseydik bunu…

Hak adalet üzere herkesin hizmetinde olunması gerek de, olunmuyor be arkadaş…

En çok onlara saygı ve hürmet edilmekte, edilsin de Allah için olsun o saygı ve hürmet, ahalinin hepsi için olsun…

Neyse deyip, asıl demek istediğimize gelirsek; arkadaş ak partinin önden gelenlerinden, öne çıkarılanlarından, kendisine birçok makam mevki imkân verilenlerden… Ama ben bu arkadaşı hiç samimi bulmadım hiçbir zaman…

İsmet Yılmazdan söz ediyorum… Eski meclis başkanı, eski ulaştırma bakanı, milli eğitim bakanı savunma bakanı olan ve şimdi yine Sivas milletvekili olan İsmet Yılmaz denilen beyefendiden…

Bu beyefendi Sivas Belediye başkan adayını desteklemek için yaptığı konuşmada ahaliye demiş ki “Ak partiye, dolayısıyla Belediye başkanı adayımıza vereceğiniz her oy, yarın ahret gününden terazinin sevap kısmına konacaktır” oylarınızı ona göre verin, oylarınızı zayi etmeyin kendinizi cehenneme hazırlamayın… 

Gerçi bu partiden “Bu ve benzer konuşmaları” hep yapan olmuştur, kendilerini ne sanıyorlarsa… Ama bu sözleri duyanlardan birileri, bir dinleyici bir partili “Şimdi olmadı” demeyi akıl bile etmiyor, alkış hep alkış…

Siyaset işte… Utanmazlık, edepsizlik, had bilmezlik, kendilerini erişilmez sanmalar, doğru sözler ettiğini sanmalar hep oldu…

Ne yazık birileri hep alkışladı bu olanları…

Gelin kendi çıkarlarımızın önüne geçirelim ülkemizin geleceğini, yaşadığımız şehrin geleceğini, ona göre davranalım seçim günlerinde…

Hoşça kalın, ömrünüz bereketli yolunuz aydınlık olsun…