Kimi dostlar anılarımı yazmamı istiyor.
Bugün işe bir anımı yazmakla başlıyorum.
Doğru dürüst anne sevgisi görmedim desem yeridir.
Beni genelde babaannemle dedem büyüttü.
Babam Kastamonu’da orman memuruydu.
Sık sık farklı ilçelerde görev yapardı.
Babaannemle dedem de İstanbul’da yaşıyordu.
Babaannemle dedemin ben oğlunun, Namık da kızının torunuydu. 
Yani.
Namık’la ben iki kardeşin çocuklarıydık.
Babaannemle dedem, özellikle de babaannem her ikimizi de uzun süreli, üvey anneyle üvey babaya bırakmazlardı.
Ben Namık’tan 9 yaş büyüktüm.
Babaannem bizim çok yaramaz olduğumuzdan söz eder, çok sıkılınca beni Kastamonu’ya babamın yanına gönderirdi.
Babam çok yakışıklıydı.

Ormancı kıyafeti ile İngiliz külotlu pantolonu, körüklü çizmeyi de giyip ata bindiğinde.
Bir seksen beş boyunda yabancı kovboylar gibiydi.
Üvey annemin adı Fatma, babamın tam tersi tıpkı benim gibi boydan fakir ama tıknaz biriydi.
Neredeyse babamın yarı boyundaydı.
Üvey kardeşim Ünal da benden 9 yaş küçüktü.
Nereden ve de kimden öğrendiyse.
Sofraya oturduğumuzda benim sofradan kalkmamı ister başlardı ağlamaya.
Üvey annem de, “Hadi sen kalk sonra yersin” der beni sofradan kibarca kovarken, babam da bu rezilliği seyrederdi.
Üvey annem eve gelen meyveleri tek tek çaktırmadan Ünal’a verirken, ben istediğimde de, “Babana arkadaşı bir tane vermiş” derdi. 
Ünal dışında Seniha, Saime ve Nesrin adında üç de üvey kız kardeşim vardı.
Seniha ile Saime, Ünal gibi değildi.
Nesrin o yıllarda daha dünyaya gelmemişti.
Kastamonu’nun o sarımsağı ile meşhur Taşköprü ilçesinde ortaokul son sınıftaydım.
Bir gün üvey kardeşlerim birbirleriyle kavga edip ağlaşıp bağırırlarken.
Üvey annem, “Ne oluyor?” diye sorduğunda Ünal, “Abim bizi dövüyor” demez mi!
Üvey annem de o öyle deyince, olayla hiç ilgim olmadığı halde  bana çıkışmaya başlayınca delirdim.
Mutfaktan bıçağı aldım. Üvey annemle Ünal’ı yere yatırıp boğazlarına bıçağı dayayıp, “Sizi keseyim de kurtulayım” deyince. İkisi de başladı tövbe diyerek yalvarmaya.
Bunların boğazına bıçağı dayamış vaziyette biraz tuttuktan sonra hırsımı alamadığımdan olacak, ayağa kalkıp evin pencerelerini peş peşe bıçakla vurarak parçalamaya başladım.
Hırsım geçince de evden çıkıp kaçtım. 
                                                              -DEVAMI VAR-