Çok ama çok yalan söylüyorsunuz... Ey ülkeyi yönetenler, kentleri yönetenler, “farkında mısınız” insanlara çok yalan söylüyorsunuz. Başkalarının ne düşündüğü benim sorunum değil. Ben yalan dinlemeye gelmedim dünyaya...

Benim başka işlerim var. İnsanlara “Nasılsın?” demem “Merhaba” demem, en azından birkaç kuşa yem atmam, birkaç kediye mama vermem lazım, işlerim var benim...

Yalan dinlemek için gelmedim dünyaya, çok yalan söylüyorsunuz...

Çok yalan söylüyorsunuz efendiler, en çok da yoksullara, fakirlere, işsizlere, muhtaç halde olanlara yalan söylüyorsunuz...

Yalan söylemenin en kötü eylem olduğu söylenir kutsal kitapların hepsinde... İslam, “Müslüman asla yalan söylemez” der ayrıca bilginiz olsun...

Sevgiden bahsederken yalan söylüyorsunuz...

Çünkü kimseleri sevmiyorsunuz. Kimselerin ekmeğini, açını, sofrasını düşünmüyorsunuz, varsa yoksa kendiniz...

Doğayı sevmiyorsunuz, yeşili sevmiyorsunuz, kuşları sevmiyorsunuz, zeytin ağaçlarını, portakal, limon ağaçlarını özellikle sevmiyorsunuz...

Onları yok edip yerlerine beton yığını binalar dikmeyi bir halt sanıyorsunuz. Bir halt sanıyorsunuz toprağı yok etmeyi...

Haydi, bir daha sormuş olayım...

Mesela herhangi bir akşam evinizde otururken, çocuklarınızla muhabbet ederken “Allah için söyleyin, yalansız söyleyin.” Ülkede ya da kentte evinde ekmek olmayan, sobası yanmayan, tenceresi kaynamayan evlerden bir ev düştü mü aklınıza?

Yoksa, “Öyle evler yok, sen masal anlatıyorsun” diyorsunuz bana?

Yüzleri kiraz rengi çocukların varlığından habersizseniz ben ne yapayım, ne yapsın şair...

Heybesi boş eve dönen babalar ne yapsın, ne söylesin siz böyle düşünüyorsanız. Ülkede, kentlerde “Her şey çok güzel gidiyor diyorsanız” ne yapsın halk, insanlar ne yapsın?

Ve sen imam arkadaş!

Sen de doğruları söylemiyorsun artık, sen de efendilerin, güç sahiplerinin hoşuna gidecek sözler ediyor, sen de din adına yalan söylüyorsun...

Sana gelince gazeteci arkadaş, yazar arkadaş!

Sen de doğru sözlü olma derdinde değilsin. Sen de ülkede olduğu gibi kentte kim güçlü ise, kimin sermayesi, parası çoksa, sen de omların yanında olmayı seçtin... Sen de unuttun hakkın, hakikatin yanında olmanın bir izzet olduğunu. Sen de yalan yazar, yalan söyler oldun hem de çoktan...

Sen de çoktan görmezden geldin memesi pörsümüş yaşlı yoksul kadınların yaşadıkları çaresizliği...

Ve sen ey halkım!

Sanırım sen de alıştın bu yalanları dinlemeyi, hatta onları alkışlamaya...

Allah yardımcın olsun o zaman...