Şeyhim sen bari duy sesimizi. Çünkü kentin efendileri, dinin efendileri dediklerimiz duymuyorlar duymak istemiyorlar... Onlar çoğu birbirlerini ağırlamakla, birbirlerini kutsamakla vakit geçiriyor...

Halkı sevmiyorlar şeyhim. Halkın gözleri değmesin istiyorlar gözlerine ve hiçbiri halkın arasında olmaktan mutlu olmuyorlar, ama hiç birisi...

Mesela kentin müftüsünü, hatta yeni başkan olmak için yanıp tutuşanlar bile halkın yaşadıkları sokaklardan sıkılıyorlar...

Korkuyorum şeyhim, dünyanın gidişatı, ülkenin gidişatı ve şehirlerin şehirleri idare ettiğini söyleyen kişilerin gidişatı beni korkutuyor. İçime yeni yeni korkular, endişeler birikiyor hem kendim adıma hem şehirler adına...

Ve dağlar adına şeyhim, çoğu dağlar benim diyen kişiler yarış halinde şehre idareci olmak adına...

Ve biz korktuğumuzu bile söyleyemiyoruz şeyhim, söyletmiyorlar... Korkuyoruz bayım demeye bile gücümüzün yetmediği vakitler şimdi...

Sen konuşma diyorlar, sen bilmezsin diyorlar, bazıları haddini bil diyor, onlara göre had bilmek neyse...

“Ben” diyor adam...

“Ben” diyor sonra bir kadın...

“Şiir sevmiyorum” diyorlar...

Ne şiirden haberleri var ne yakın oluyorlar şiir yürekli insanlara...

Bir insan şiiri neden sevmez ki?

Neden bilinmez şiir insanın gönlünü aydınlık kılar, dilini sevda kılar... Şiir dili kuşdili gibi, kim dinlese, duysa gönlüne bahar kokusu dolar...

Ama şeyhim şiiri sevmiyorum derken bile matah bir şey yapmışlar gibi konuşuyorlar...

Yöneticilerimiz şiir sevmiyor değil, şiirin ne olduğunu bilmiyorlar. İmam arkadaşların pek çoğu insanın yüzüne aval aval bakıyorlar, şiirden konuşunca...

Faizden konuşuluyor gibi tedirgin oluyorlar...

Mesela bir arkadaş kendinin edebiyatçı olduğunu söylüyor. Hiçbir edebiyat dergisinde ne bir şiiri ne bir öyküsü hikâyesi var yayınlanan... Ama arkadaş 15 seneyi aşkın senedir kültürle ilgili bir kurumun başında müdür...

Ben müdürlük makamında birçok kişinin oraları hiç hak etmediğini çok gördüm, fakat denmiyor sen buraları hak etmiyorsun diye... Günümüzde böyle bir hassasiyeti de yok birçok makam mevki sahibinin...

Bunu sen de biliyorsun şeyhim. Aslında şehir ahalisi de. Kısaca sistem baştan sona bozuk. Olan ülkemize, olan insanımıza oluyor... Olan hak, hukuk diyen birkaç güzel insanın kalbine oluyor, kalpleri inciniyor onların...

Yaşamak şeyhim, yaşamak kurşun gibi ağır kimileri için... Yolun doğru olsun diyenler için, kazancım helal olsun diyenler için, her evde ekmek olmalı her kuşun konacak dalı olmalı diyenler için, yaşamak kurşun gibi ağır...

Kadınlarımız uykusuz, çocuklar uykusuz kuşlar uykusuz, uykusuz dağlar, sen bari bir şeyler söyle şeyhim!