Hızla anbean değişen ülkenin gündemine ayak uydurabilmek olası değil .Geçen hafta yoğun bir karyağışı ile birlikte felç olan İstanbul'u konuşuyorduk . İş çıkışı evine ulaşamayan insanlar ,yolda kalan araçlar ,İstanbul Havalimanı'nda mahsur kalan yocuların " We need hotel" diye haykırmaları .Otel isteyen yolculara karton dağıtılması Havalimanına polis gücü çağrılarak yolcuların "Uslu durmazsanız sizi polis amcalara veririz" diyerek korkutulması. Başlıca konuştuğumuz konular arasındaydı.
Gazeteci Sedef Kabaş'ın Cumhurbaşkanı'na hakaret suçuyla tutuklanması. Dünya Gazeteciler Basın Özgürlüğü Endeksinde Türkiye 180 ülke arasında 154 .sırada Her şey ortada Sedef Kabaşın tutuklu yargılanmasını hiç yadırgamadım .Gelinen noka; Muhalefetten "Gak "diyenin tutuklandığı "Guk "diyenin göz altına alındığı otoriter bir yönetim anlayışının temellerinin atıldığı bir yerdeyiz. RTÜK Demoklesin Kılıcı gibi iktidarı eleştiren muhalif telvizyon kanalları üzerinde sallanıp durmakta ,bu kanallara kesilen cezalar akıl alacak gibi değil.
Bu ara Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün görevden alınıp yerine Bekir Bozdağ'ın getirlmesi ile iktidar yargının dahada siyasallaşacağının sinyallerini mi veriyor acaba?
Bu ara TUİK Başkanı Erdal Çetiner'in görevden alınması yerine Erkan Çekinkayanın atanması ile iktidar neyi amaçlıyor .Çünkü Tek Adam Rejimi iktidarı kaybetmeme adına her şeyi göze almış durumda.Baksana 10 yaşında bir çocuğa mikrofon uzatarak "Bay Kemal ,vatan haini " diye bağırttılar .Akıl alacak gibi değil ,siyaset hiç bir zaman bu kadar yerlerde sürünüp rezil olmadı .İşin en acısı kürsüde bulunan zevatların buna gülmesı,terbiyem el verse ben bunlara vevat yerine zerzevat derim .Siyasetin bu kadar yerlerde sürünmesine ,siyasilerin birbirlerine ağıza alınmayacak sözler söylemesinin nedenine gelince Türkiye'nin Siyasi Tarihine baktığımız