Havaların soğuması, yağmurlar, fırtınalar ve ülkenin bazı yerlerinde kar yağması sonucu resmen kış geldi diyebiliyoruz. Gerçi her ne kadar kış gelmiş desek de ülkenin uç kesimlerinde farklı tabloları görebiliyoruz.

Alanya’da hala denize girenler ve sörf yapanların fotoğrafları karlı manzara fotoğrafları ile karşılaştırılıyor. Hal böyleyken de birbirinden farklı ruh hallerini de bir arada yaşıyoruz. 

Havaların soğumasıyla eve kapanmalar artıyor. Üstelik kış saati uygulamasına bir türlü geçemediğimiz akşamları erkenden hava kararıyor ve eve ulaştığımızda sanki gece yarısı olmuş gibi hissediyoruz. Üstelik sabah gün doğmadan evden çıktığımızı ve akşam gün battıktan sonra eve vardığımızı düşünürsek; aydınlık olan zaman içerisinde iş yerlerimizde yani kapalı alanlarda kalıyoruz. Tüm bunların üstüne eve kapanmalar arttıkça da duygusal açıdan ruh halimiz daha kırılgan bir hale gelebiliyor.

Kış ayları yaklaştıkça ve özellikle havalar soğumaya başladıkça keyifsizlik, bir şey yapmak için enerji bulamama veya depresif ruh hali gibi durumlarda artış olabiliyor. Nasıl baharlar geldiğinde içimiz enerji doluyor ve kendimizi dışarı atabilmek için çeşitli bahaneler buluyorsak; aynı şekilde kış geldiğinde de eve kapanma ve yataktan çıkmamak için çeşitli bahaneler bulabiliyoruz. 

Dolasıyla bu süreçte kendimize ve yaşadığımız evimize daha çok odaklanıyoruz. Tıpkı pandemi döneminde ev içinde kaldığımızda kendimizle daha çok baş başa kaldığımız gibi düşünebiliriz. Günlük koşturmalar içerisinde kendimizden o kadar uzaklaşıyor ve günün akışına kendimizi bırakıyoruz ki, bir yerde kendimizi unutuyoruz. Haberleri öylesine okuyup, kaydırıp, geçiyoruz. Ancak yapacak bir şeyler bulamayıp yüzleşmek zorunda kaldığımızda, ister istemez duygusal açıdan dalgalanmalar yaşayabiliyoruz. 

Kolay gibi görünen ancak diğer yaşamsal deneyimler içerisinde belki de en zor olanı kendimizle yüzleşmektir. Çünkü en ufak olumsuz bir durumda hemen kaçma eğilimi gösteririz. Bu eylemi gerçekleştirmenin önünde çeşitli engeller hep buluruz. Temizlik yaparız, çamaşır yıkarız, evi yeniden dekore ederiz, uzun zamandır ertelediğimiz dizileri izleriz, oyun oynarız veya sadece sosyal medyada zaman geçiririz. Bu tür engelleyiciler ve kaçış olanakları içerisinde var olan halimizi sorgulama eylemi sürekli ötelenme durumu yaşar. Nihai sonuç geldiğinde kendimizle yüzleşirken kendimize karşı her zaman o kadar da anlayışlı olmayız. Yargılar, suçlar ve kendimize kızarız. En çok da tercihlerimiz konusunda kendimizi suçlarız. 

Başkalarına akıl verirken veya onların problemlerini çözerken gösterdiğimiz şefkatli sabrı kendimize göstermeyiz. Başkalarının problemlerine çözüm bulma konusunda bir uzman sayılabilirken kendi sorunlarımızda hep çıkmazlarda buluruz kendimizi. İşte belki de tam bu nedenden dolayı kendimize dönmek için kış mevsimini araç olarak kullanmalıyız. Hazır evden çıkamıyoruz, hazır yapacak bir şey bulamıyoruz. Ee o zaman neden kendimiz için bir adım atmıyoruz ki? Ne dersiniz, böylesi daha anlamlı olmaz mı?