İster inanın ister inanmayın, benim dikiş tutmayan yaralarım var insanlık adına, insan adına ve bizim sevgili Müslümanlar adına...

Lanetli bir sistem bize yutturmaya çalıştıkları dünya sistemi...

Eh ülkemizde de öyle aslında, insanımızın çoğunun acı çektiğini, zorluklar içinde yaşamaya çalıştığını, bazılarının evlere sığmayan pası olduğunu hepimiz biliyoruz da, hiçbir şey yokmuş gibi yapıyoruz...

En çok çocuklar adına, kadınlar, anneler, yoksullar adına, içine ekmek girmeyen evler adına acılarım. Yalan sözler ediyorsam kalbim sana armağan olsun ey insan kardeşim...

Benim inandığım dinde denir ki, “Başkasının derdini dert etmeyen iman etmiş olmaz” yani, insan olmaz... İnsan başkalarının derdine, acısına ve de sevincine ortak olduğu kadar insandır, Müslüman’dır...

Sen hangi saftasın, yerin neresi bu rezil çağda?

Biz böyle sözler yazıp söyledikçe kimileri kendi paralarında gözümüz olduğunu, onlara ortak olduğumuzu falan sanıyorlar... Oysa bizde haram mala ne sahip olunur ne ortak olunur...

Haram haramdır...

Hırsızlık bu yeni insanın ibadet şekli ve hırsızlık sadece birinin cebinden para çalmak değildir, çalışanın alın terine el koymak da hırsızlıktır, kaç kişinin umurunda?

Kimseye “Kazancın haramdır, paran haramdır” gibi sözler etmiyoruz etmeyiz de... Ama aziz Kur’an’a inandık diyenler için, Kur’an’da “Sizin kazancınızda yoksulların, fakirlerin, ihtiyaç sahiplerinin hakkı vardır” denir. Denmiyor mu diye sorsam açıp bakar mısın, Kur’an’ı; tabi öyle bir derdin varsa...

Bana darılma.

Ben böyle sözler yazdıkça herkes darıldı. Sen bari darılma, sen yanımda kal yine de sen bilirsin...

Mesela dilinde din olup da kalbinde olmayanların çoğunun ciddiye almadıklarını biliyorum söylemeye çalıştıklarımızın...

Biliyorum kimileri için can yakıcı sözler ettiğimi, bilerek ediyorum...

Kimi efendilere, hocalara kendi yaşamadığınız dinden söz etmekten elinizi çekin diyorum sadece, demeyelim mi?

Yüreğinizde olmayan insanlıktan söz etmeyin demeye çalıştığımız kişiler var, kimisi önder, kimisi siyasetçi, kimisi yazarçizer, gazeteci...

“Kendi inanıp yapmadığınız şeyleri söylemeyin” der İslam... Söyler misin bayım kim uyuyor bu ikaza, bu emre?

Samimiyet ve ihlâs, hakikat başını alıp gitti, çoğumuzun merhameti ya azaldı ya yok oldu...

Cami avlusunda insan olmaktan, merhamet sahibi olmaktan söz eden hacı amca, evinde iki bin liraya oturan kiracısına “Kirayı ya on iki bin lira yap, ya çık” diyor...

Şimdi inanmaya devam mı edelim o hacı amcanın insanlıktan, merhametten söz edip durmasına...

Ve insanımızın çoğu bu hale geldi. Bundan şikâyetçi olmak, bize ne oldu demek ne zaman suç oldu?

Yum gözlerini, düşün bakalım ölüm sana gelmeyecek mi?

Ölüm gelmeden kendimize gelelim demeye çalışmak bir kardeşlik eylemidir...

Anlatabildim mi?