Yok, hayır ölüm, ölüm diye birilerini endişelendirmek değil muradım... Ama bir hatırlatma insanca kardeşçe ve diyorum ki “Ey insanlar, ey kardeşler” ey şehir ahalisi, ey kendini kutsayan insan, ey kendini ölüme uzak gören insan, gör- dün işte, dünyanın tutunacak sevdalanacak bir yer olmadığını...
Kardeşlerimizin evleri yerle bir oldu, anneler, babalar, çocuklar, kardeşler yan yana enkaz al- tında beton altında kaldı. Çoklarının sesi duyulmaz oldu ve insanlık çaresiz... Herkes derin bir çaresizlik içinde...
Acının, gözyaşının, feryatların, çığlıkların gökyüzünü doldurduğu günler, elden bir şey gelmiyor denmiyor, ama gelmiyor...
Sahi sen hissetmedin mi insanların acısını? Feryatlarını, çığlıklarını duyup hissetmedin mi? O zaman vah sana, yazık sana...
Sözümüzü baştan alırsak, ülkemizi vuran, insanımızın yarısını yok eden, acıya boğan dep- rem bir daha gösterdi ki, değmezmiş dünya için bunca kavgaya...
Başkalarının hakkını yemeye, insanlara haksızlık yapmaya, gönül kırmaya, birilerine kin beslemeye...
Değmezmiş sevdiklerimizi üzmeye, annelerin, babaların, kardeşlerin, komşuların gönlünü incitmeye...

Kimselere uzak değil ölüm
Zor zamanlardan geçiyor ülkemiz, insanımızın pek çoğu derin çaresizlik içinde acı içinde... Önce onların yanında olmayı bir akıl edelim, onların acısını paylaşalım diyeceğim de, payla- şılmayacak kadar çok acılar var...
Allah korusun aynı acıları bizlerin yaşamayacağı konusunda bir garantimiz yok...
Öyleyse yapılması gereken ilk iş, o kardeşleri- mizin yanında olmaya çalışmak, onlardan bir- kaç kişiyi evlerimizde misafir etmek, soframızı paylaşmak, olan paramızı, olan ekmeğimizi paylaşmak...
Gerçekten dünyaya bu kadar çok sarılmak, dünyaya tutunmak çok akıl işi değil. Artık farkında olmanın tam zamanı para ve servet sahibi olmaktan çok merhamet ve vicdan sahibi olmak gerektiğini anlamanın...
Merhameti, vicdanı olmayanlar, içinde iyilik taşımayanlar, paylaşma duygusundan uzak olanlar korkunç insanlar, sizce de öyle değil mi? Bakın ölünce kimse bir şey götüremiyor, o zaman...
O zaman değer mi, kötülük yapmaya başkalarına? Yalan söylemeye değer mi üç, beş kuruş daha çok kazanayım diye?
İnsanlar sokakta. İnsanlar üşüyor, insanlar çaresiz, insanlar derin acı yaşıyor. Bunlardan habersiz yaşamak nasıl bir insanlık ve nasıl bir akıl bunları biz yaşamayız demek...
Gelin kardeş olalım, gelin kardeş olmak için bir gayretimiz olsun. Gelin iyilerden olmaya çalışalım, nasıl olsa kötü olmaya aday çok kişi var...
Parasız, pusuz olalım demiyorum, ama paraya servete kul olmayalım. Sahip olduklarımızın bizim olmadığı inancı olsun...
Ben de şaşkınlık içindeyim, en güzel arkadaşlarımı kaybettim Kahramanmaraş’ta. Kimisi şair kimisi yazar kimisi iş adamı, ama şimdi yoklar...
Ve bir gün hepimiz yok olacağız. O zaman gereği yok dünya benim demeye, bu para benim, bu servet benim demeye...
YAŞANANLARI GÖRDÜKÇE BENİM KALBİM AĞRIYOR, YA SİZİN?