Kim onlar diye, daha baştan sorma, bak anlatabildiğim kadar anlatacağım... Aslında bu oruç günlerinde bu konulardan uzak kalmayı seçmiş olsam da, bazen söylemek durumunda kalıyor insan...
Efendilerimiz, siyaset yolunda efendilerimiz, din yolunda efendi dediklerimiz, çoğu zaman bizim olmayan şeylere sahip çıkmamızı önerdiler...
Ve biliyor musunuz, biz o önerilere genelde uyduk... Onların bize doğru söyleyeceğini sandık çoğu zaman... 
Onların peşinden gitmeyi onları savunmayı, desteklemeyi ibadet etme haline getirdik...Belki bilemedik  onların daha çok yalan söylediklerini, yalan  söyleye söyle bizi kendilerine inandırdıklarını...
Ama daha sonraları gördük, daha çok kendileri için, kendi yarınları içinmiş bunca söz bunca yalan... Bizden gördüklerimiz her halleri ile bizden olmadıklarını gösterdiler, ama inanın görmek istemedik...

Kimse sormadı bunca serveti nasıl edindin, hani sen yalnız millete halka hizmet edecektin diye...
Muradımız onların kirli gömleklerini göstermek değil, muradımız birilerinin bizler kandırmakta olduğunu söylemek, ister inan ister inanma kandırılıyoruz...
Üstelik bu kandırma yeni bir iş değil, 50 sene öncede vardı 80 sene öncede belki çok daha eskiler de bile...
Burasını da söyleyelim, bu kandırmaların en ağır faturasını yoksullar fakirler işçiler ödemiştir... Siyaset adına da, din adına da kandırılmanın bedeli ağır olmuştur bu insanlara...

Nemi demek istiyorum...
Onların hemen hemen hiçbir önerisi bizi yani halkı mutlu etmemiştir, huzur vermemiştir... 
Modern dünya adına, modern ahlak din ve saire adına söylenen hiçbir şey bize ait değildi, ama onlar, onları almamızı öğütlediler...
Din adına konuşanlar, halka öğüt verenler, daha çok kendi inandıklarını söylediler, kendi arzularını söylediler...
Muhammedi bir hayatlarının olmadığını bile bile, onları dinlemek zorunda kaldık, neden kaldıksa...
Yoksulların var olduğu mahallelere kocaman kocaman ihtişamlı binalar diktiler, Kuran öğretmek adına... Tefecilerin bile saygı ile karşılandığı konaklar dikildi din adına, az öte de ayakları çıplak çocuklar varken, kimse görmedi onları...
Hatta modern evler...
Modern sokaklar, caddeler şehirler, bu halleri ile bize, ait değildi... Tarihimizi elimizden aldırdık, dinimizi elimizden aldırdık, ahlak dediğimiz şeyler İslam’ın ahlakı değildi, ama çok umurumuzda olmadı.
Ve toplum olarak, bu sahip çıkmaya alıştırıldık...
Sonra herkes bir başkasına ait olanı kendinin sanmaya başladı...
Allah'ın koyduğu haram helal sınırlarını ite ite, herkes herkesin bir şeyine sahip olmaya başladı...
Uzun mevzu...
Yalnız zenginlerin ayakta kaldığı bir sistem bize ait değil, yani kalbinde merhamet taşıyanlara...
Biliyorum, yaraya tuz saçmak benimkisi, olsun ne yapalım...