Önce ricamdır yazıyı okumdan googoldan girin ve Kâbe’nin son halini görün, ne düşündüğünüzü kendinizle konuşun... 
Sonra üstünde düşünerek okuyun yazıyı okumak isterseniz... Bilerek okumak isterseniz diyorum, çünkü artık gazeteleri, gazetelerde yazılanların okunmadığı bir zaman şimdi... Belki haklısınız okuyacak bir şey yok derseniz...
Ama çoğumuz magazin haberlerini takipçisi olduğu, onları okumaktan haz aldığı bir zaman... Artık gitmiyorum da, eskiden gittiğim misafir olduğum evlerde soruyordum “kütüphaneniz var mı?” diye, hemen hemen yoktu hiç birinde...
İçinde kitap olmayan, kütüphane bulunmayan bir safahat olmayan ev, ev midir Allah aşkına?
Açık açık yazıyorum, duysunlar diye yazıyorum, yöneticilerimizin idarecilerimizin yani şehirleri idare etmeye kalkanların, ülke üstüne söz etme hakkını kendinde bulanların “en azından pek çoğunun” kitap okuma şiir okuma, fikir inşa etme diye bir dertleri yok...
Ayda değil, senede bile bir kitap okumayan insanların ahkam kestiği şehirler de yaşıyoruz, çok acı...
Hele herhangi bir kurumu temsilen var olan kişilerin “yemin ediyorum” hemen hemen hiç birinin kitap okuma şiir okuma tarihi bilme, şehrin geçmişini bilme diye bir hevesleri de yok...
Keşke olsaydı da, bende bunları yazmasaydım, keşke ben haklı olmasaydım yazıp söylediklerimde...
Mesela bu şehirde kimleri temsilen kaç oda varsa, bakın temsilcilerine gözlerinde bir ışık aydınlık yok...
Oysa okumak karanlıktan kurtulmaya çalışmaktır, okuma gökyüzüne doğru yapılan bir yolculuktur... Okumak insanın kendi elinden tutması, kendi yüreğini merhamet yurdu olarak inşa etmesidir...
Yanlış anlaşılmasın okumayı bir yelere gelmek, makam mevki sahibi olmak diploma edinmek şeklinde söylemiyorum... İnsanın kendisini kendi değerlerini iyilikleri güzellikleri hayrı inşa etmek olarak ifade etmeye çalışıyorum...
Aslında asıl sözüm bizim mahalle ahalisine yani kendini Müslüman olarak ifşa edenlere, sahi Kâbe’nin ne hallere düşürüldüğünü gördünüz mü? Gördünüz mü Suudi puştların inşa ettikleri gökdelenlerin ortasında sahipsiz mahzun garip kaldığını? 
Bu ve benzer soruları sorduğum bir yazıma cevap olarak, kimi imam arkadaşlar bana dediler ki, camiler boş millet, millet Cuma namazına bile gitmiyor, sen neler ile uğraşıyorsun?
Yani kendilerince milleti suçladılar...
Dedim ki onlara “hele önce siz aynaya bir bakın” ve sorun kendinize, bu millet neden bu hale geldi, kimler getirdi...
Ogün bu gün yolda görseler yollarını değiştiriyorlar... Zira “bugün insanlar camilerden dinden uzak olmuşlarsa” din adına ahkam kesenler cami görevlileri imamlar vaiz hocaları ve bu konuda yetki sahibi olanlar kendilerini bir sorgulasınlar...
İyilikler dilerim efendim...Dininize kebenize caminize sahip çıkın..Onlara sahip çıkmak insanın kendine sahip çıkmasıdır...