Bakın alışılmadık sözler ediyorum sizlere...Kimilerini saçma bulacağı kimilerinin ciddiye almayacağı...

Aslında ben kendim bile kendimi ciddiye almıyorum, ciddiye alacak bir şey de yok bu dünya da sonu ölüm olunca...

Sevmekten söz ediyorum, kimlerin sevip sevemeyeceğinden...

Diyorum ki sevmek zor iştir...

Kolay kolay herkes başaramaz...

Önce yürek işi, yüreği kocaman ve aydınlık olmalı insanın...

Ve paylaşmaya hazır olma, bir şeylere sahipse...

Çünkü paylaşmayı bilmeyenler akıl etmeyenler sevemezler...

Dünyanın oyununa gelmemeli, dünyanın oyununa gelenler sevemezler, sevme diye bir şey yoktur, onların kitaplarında...

Paranın servetin de tuzağına düşmeli, paraya ve servete düşkün olanlar, parayı Tanrı sananlar insanı sevmeyi aptallık sanacak kadar aptal ve zalimdirler...

Mesela varsıl adamlar, yani kısacası bizim anlayacağımız dilden dersek zenginler...

Güç ve yetki sahibi olanlar...

Hatta mesela Belediye Başkanları, hatta-hatta-hatta Müftüler...

Yani kendilerini devletin bir parçası gibi düşünenler, kimler bu tarife giriyorsa...

Konuşmaya mecbur olduklarında konuşurlarken...

Zaman zaman insanüstüne...

Sevgi üstüne...

Aşk üstüne...

Paylaşmak hatta kardeşlik üstüne

Tuhaf tuhaf sözler etseler de, bu konularda...

Asla insanı sevmeyi...

Kuşları sevmeyi...

Dağları sevmeyi hatta kadınları...

Sonra yoksulları sevmeyi...

Başaramazlar, beceremezler...

Çünkü yok olmaktan korkarlar...

Kaybetmekten korkarlar...

Çünkü bencildirler...

Benciller-in böyle bir endişeleri yoktur...

Yine mi saçmaladım?

Yine mi kızdırdım kimilerini?

Ne yapayım?

Bu da benim deli hallerim, gönlümde taşıdıklarımı sokağa ve sizlere bırakmam...

Biliyorsunuz bazı fırtınalar gelince yakıp yıkıyor, sanki yaptığım ona benziyor...

Sözlerime itirazı olan varsa,elbette edebilirler...