Kendimi dünyaya yük olmuş gibi hissettiğim zamanlar, kimsenin kimseyi dinlemeye tahammülü yok gibi... İçimde bir med-cezir nereye baksam yoksulluk, nereye baksam zalimlik, nereye baksam ikiyüzlü insanlar...

Ve böyle sözler edince ya da yazınca, “Senin umudun kalmamış” diyor kimileri. Yine beni suçluyorlar, söylemeden bak şunlar, şunlar iyi işler demeden...

Evet, kendimi Çingene kadınlarının sırtlarında taşınıyorum gibi hissediyorum. Çünkü onlar ülkenin ailelerinin ve insanlığın en ağır yükünü taşıyorlar benim gözümde...

Hemen söylemiş olayım en çok sevdiğim insanlardan Çingene kardeşler...

Neden öyle düşler kurdumsa, gençlik günlerimde bir Çingene kızına âşık olmak istedim ama beceremedim...

Zaten çok becerikli biri de olmadım hayatta, en çok kendimi incittim yaşarken...

Benim gözümde, yüreğimde “yeryüzünün en samimi, en aydınlık hatta en merhamet dolu insanları” kardeşler...

Ne zaman bir çocuk görsem Çingene annenin sırtında işte annelik bu derim, candan, içten, yürekten taşınır o çocuklar. Bir lokma kendi yerken bir lokma sırtında çocuğa veren anneler...

Hepiniz biliyorsunuz bunları, ama yine hepiniz bilirsiniz o insanları kimselerin ciddiye almadığını...

Aşağılama kültürü diye bir kültür var insanlar arasında dolaşıp duran ve çoklarının rahatsız olmadığı...

Mesela şimdilerde Sayın Cumhurbaşkanı’mızın yaptığı da bu... Kendine onay vermeyen, hatta AK Partili olmayan herkesi aşağılamak, onları inciterek bir yerlere varma hesabı

Ne kadar uğraşsa da, insanın bazı acılarını saklayacak bir yer bulamıyor içinde ve ben ne zaman Cumhurbaşkanı’mızı dinlesem, yapma “Yapma bayım, insanları bu kadar incitme” diye bağırasım geliyor, duymayacağını bile bile... 

Bu kadar çelme atma kendine onay vermeyenlere... 

Olanları görünce, görünce kimi adaletsizlikler, haksızlıkları yukarıdan bakmalar acaba diyorum “Acaba rüyada mıyım” diyor kendimi cimcikliyorum, ama gerçek...

Bazen başımı alayım gideyim, duymayayım dediğim konuşmaları var en başta Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ve diğer siyasetçilerin, ama gideyim deyince gidilmiyor, duymayayım deyince duymaz olmuyorsun...

Bazen okumayayım dediğim sözde yazarlar var, sözde gazeteciler var, okuyunca insanın içinin yandığı, ülke adına bu adamlar, bu kadınlar mı konuşuyor dendiği...

Bilerek böyle karışık yazılar yazıyorum, karışık sözler ediyorum, sizlerinde kafasını karışsın diye yemin olsun...

Biraz kafanız karışsın da, daha aydınlık düşünceler soralım kendimize. Mesela ülke adına, mesela bu şehir adına yapılan harcamalar gerçekten doğru harcamalar mı, doğru işlerden mi ülkenin efendilerini, yetkililerini ve kentin efendilerinin, yetkililerinin, idarecilerinin lüks makam arabaları ile dolaşmaları bazı evlere ekmek girmezken, huzur sevinç yokken?

Bu gidişle bu karanlıktan kurtulmak mümkün değil diyeceğim. Bu haksızlıklar olmaya, yapılmaya devam edecek ülke ahalisi, kent ahalisi görmezden, duymazdan geldikçe...

Kimseler gömüyor bazılarının çok bitkin düştüğünü, bari biz görelim diye böyle ileri geri saçmalıklar dolusu söz edişim...

İnsanız ya hani, ya da Müslüman...

Haksızlıklara, karanlık sözlere, talancılara, insanları incitenlere bu kadar suskun kalmayalım demek için...