Mesela önce durup sorsak "bu ne iştir?" diye...Bir yandan kendimizi yücelterek, kendimizi Müslüman ahaliden sayarak, hep  diyenlerdeniz  "Müslüman o ki" Mümin kardeşinin ayıbını ve günahını açık etmeyendir, onu örten onu saklı tutandır...Müslüman başkalarını ayıbını, günahını açık eden değil, onu saklayan, Müslüman kardeşini koruyan onu diri onu aydınlık tutmaya çalışandır...Ve bu davranış soylu bir eylem halidir bir, insani bir davranışıdır  insanın...

Ama biz, sahi biz ne yapıyoruz bu günlerde? Bir birimize en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde biz ne yapıyoruz, ne yapıyor insanlar, Müslümanlar ne yapıyorlar, ne ile meşguller?

Kendisi gibi düşünmeyen, kendi partisinden olmayan, kendi partisine oy vermeyen "ama aynı camide namaz kılan, aynı cenazeye katılan, aynı  sohbet evlerinde bulunan kardeş  bildiklerinin "eski günahlarını, eski sözlerini, eski yanlışlarını eski eylemlerini"  kendi yakınlarının, kendi şehir ahalisinin, ve ülke ahalisinin bilgisine sunmaya kalkmak gibi işler peşinde...Ve bunların ne utanmaları kalmış, ne edepleri ne  nezaketleri...Ne de Allah'ın hatırını sayıyorlar...Ne de umurlarında kitabın uyarmaları...

Evet efendiler, evet ey insanlar, ey Müslüman ahali, ey saadet partililer, ey ak partililer, ey ülkücüler  ve daha başka  kardeşler şimdilerde, yani bu kavga günlerinde, bu seçim günlerinde, kafirlerin ipimizi çektiği günlerde, hemen hemen her birimizin yaptığı bu...Her biriniz, bir birinizin eskide kalmış günahlarını, eski kirli çamaşırlarınızı, eski yanlışlarınızı, şeytana tabi olduğunuz günleri, bir birinizin önüne dökmeye açık etmeye  ve şehir  ahalisinin bilgisine sunma yarışı içindesiniz...

Birinizi ötekisinden ayırt etmiyorum, ve  hiç birinizi kayırmıyorum...Fena yanlış içindesiniz, fena düşmanlık besliyorsunuz bir birbirinize...Fena azaltıyorsunuz insan yanlarınızı, fena yenilmektir bu insanın kendi nefsine...

Kalbinizi kirletmekten başka, sözünüzü kirletmekten başka, ve dostluğunuzu kardeşliğinizi kirletmekten başka bir şeye yaramayan işler bunlar...Sora dualarınızı, sonra kulluğunuzu, eğer böyle bir derdiniz varsa tabi...

Başta söylemeye çalıştığım gibi "iman ettiğinizi söylediğiniz aziz İslam" bir insanın eskide kalmış, saklı kalmış gizli kalmış  günahlarını açık etmenin, ortaya dökmenin, başkalarının bilmesine vesile olmanın, çok büyük günahlardan olduğunu söylüyor...Bilmez misiniz, duymaz mısınız, söylemiyor mu?

Söyleyip demiyor mu "bir birinizin saklı ve gizli kalmış eskide kalmış günahlarını ayıplarını açık etmeyin, ortaya dökmeyin"  demiyor mu, bunu yapmak çok fazla günah olduğunu anlatmıyor mu? O zaman neden, insanın başka bir insanın günahlarını ayıplarını eksilerini, getirip ortaya dökmesi...Hani Allah'ın hatırı, hani Muhammed Mustafa'nın ikazı, yapmayın demesinin karşılığı?

Sahi bu ne iştir, neyi savaştır maya çalışıyorsunuz, nereye varmak ne yapmak istiyorsunuz? Hoşunuza mı gidiyor, kardeş bildiklerinizin ayıplarını günahlarını seyretmek, açık ta görmek? Yoksa  "Müslümanlar bir kardeşler topluluğudur" demelerimiz de mi, yalan...İnsan bu kadar yalanı nasıl söyler kendine?

Yaptığınız bu ayıp, bu çirkin bu günah işleri nereye oturtmaya çalışıyorsunuz, insanlığın neresine, Aziz İslam'ın hangi ayetinin yanına koyuyorsunuz, bu olanları? Kendinizce bunun izahı nedir?

Daha sizler "neyse bizler diyelim"  bir birimizi sevmeyi bir birimize saygı duymayı,  bir birimizi anlamayı dinlemeyi  beceremiyoruz...Sonra kalkıp dünyaya söz etmekten, dünyaya kafirlere ahkam kesmekten bahsediyoruz...Kendilerini inşa edemeyenler, bir birlerini sevmeyi beceremeyenler, sözün namusunu koruyamayanların, insanlığa edecekleri sözleri yoktur...Hele kafirlere, hele başka milletlere, hele dinsiz imansızlara edecekleri sözleri yoktur...

Var sanarak kendimizi kandırırız sadece...Var sanarak kendimizi değerli kılma heveslerine kapılırız, ama yenik düşeriz sonra....

Demek seviyorum demekle olmuyor bu işler...

Demek iman ettim demekle de, iman edilmiş olmuyor...

Kitaptan söz etmekle kitaba uyulmuş da olmuyor...Kitaba uyan kitabı dinleyen kitabı önemseyenler böyle mi yaparlar bir birlerine?Yazık, çok yazık, yazık kaleme ve söze...Kaleme ve söze yazık ediyorsunuz, yazık ediyorsunuz bu ülkenin geleceğine, kalplerinize ve çocuklarınıza yazık ediyorsunuz...

Yazık ediyorsunuz dinin bu gününe yarınına... Sonra bu ülkenin, sonra  daha başka şeylerin...

Hakkınız yok buna, buna hakkımız yok...Hepimiz birlikte kirlendik, çırpınıp duruyor olmamız bundandır...Yeryüzün gök yüzünü, yaşadığımız şehirleri, sonra sözü sonra sokakları birlikte kirlettik...Bakın evlerinizden, evlerimizden belli bir birimizden farkımızın olmadığı...Yanlış sözler mi ettim? 

Çok selam hepinize...Hepinize yalansız  bir dünya dilerim...Barış ve kardeşliği, paylaşmayı sevgiyi diri tutan...