Yazdıklarımız söyleme çalıştıklarımız günümüz insanlarına, v özellikle bazı Müslümanlara masal gibi gelse de, yemin ederim hiçbiri masal değil...
Mesela bir masal değil “Eğer güvenli, ya da bir birine güvenen bir toplum inşa etmek istiyorsanız, elinizden gelen imkânlardan ihtiyaç sahiplerine yoksulara infak edin de, insanları seven bir toplum inşa edilsin denmesi Aziz Nebi tarafından...
Hatta “İsar edin” denir, İsar da şöyle açıklanır ve bu manalara geldiği izah edilir “kendi ihtiyaç sahibi olduğu halde, ihtiyaç sahibi olan insanların ihtiyacını gidermek” inancını yüce kılmak...
Elbette böyle yapmak böyle davranmak kolay işlerden değildir, Allah’a çok kavi samimi içten derinden inanmak gerek...
Yapılan bu işlerin hayırların iyiliklerin Allah’a borç vermek gibi olduğunu düşünmek gerek ve onun için iyilikleri hayırları hizmetleri öne sürmemem reklam etmemek, insanları incitir tavır içinde olmamak...
Elbette bu herkesin her insanın yapacağı yapabileceği işler değil böyle davranmak... Milletin kendi parasıyla yapılan hizmetleri “şunu yaptım bunu yaptım” diyenlerin çok fazla var olduğu, hatta bunların itibar gördüğü yeni bir dünya...
İslam dini insana kıymet verir değer verir ve Allah bütün âlemlerin tabiatın canlıların rabbidir, yani dağların denizlerin kuşların kedilerin gecenin gündüzün...
Onun için İslam olmayı seçenler, tabiatı yani doğayı dağları ormanları denizleri tahrip etmezler talan etmezler ve bilir ki onun asıl sahibi Allah bu işleri yapanları bağışlamaz...
Yeryüzünde her canlı her yaprak her kuş ne varsa Allah’ın ayetlerinden bir ayettir, onlara yapılan haksızlık Allah’a yapılmıştır diye inanır iman eder Müslüman olmayı seçen biri...
Şimdiki Müslümanlar böyle yapmıyorlar diyorsan o onların suçu günahı, İslam’ın değil...
Neyse...
Asıl söylemeye anlatmaya çalışmak istediğim... Yer Medine, yani ilk Müslümanların ana yurdu olduğuna inandığımız Şehir...
İnsanlar su sıkıntısı çekiyorlar, su bulmanın en zor işlerden olduğu vakitler... Belli yerlerde su kuyuları var, kuyuların sahipleri sularını ücret karşılığı satıyorlar ve bunların çokları Yahudi kişilerden oluşuyor o zamanlar...
Hazreti Osman bu kuyulardan birini satın alıyor ve Medine ahalisine bağışlıyor... İnsanlar sıraya girip su alıyorlar ihtiyaçlarını gideriyorlar... Ama sıraya giren insanların arasında bir kişi var, kim biliyor musunuz, o kuyuyu satın alıp Medine halkına bağışlayan...
Sadece bir soru... Şimdi günümüzde böyle bir şey olsaydı, bu işler nasıl olurdu, Hazreti Osman’ın sıraya girişi gibi sıraya girer miydi kuyu sahipleri?
Efendim yanlış sözler ediyorsam, yanlış deyin l    lütfen...