Aslında çok ayıp ettik, çok erken unuttuk Berivan’ı… Kimse özür bile dilemedi Berivan’dan, sen böyle ölmemeliydin diye… Berivan’ın neden niçin öldüğünü sorgulama ihtiyacı bile duymadı yapması gerekenler…

13 yaşında küçük bir kız, bir sekizinci sınıf öğrencisi idi, Berivan öldü… Antalya Kumluca’da, kış kıyamet ortasında, çamur içinde çalışırken çıkan bir hotumun getirdiği bir teneke parçasının başına çarpması sonucu Berivan oracıkta öldü…

Çünkü gökten taş da yağsa çalışacaksınız demişti iş yeri sahibi, çalışmaktan başka çaresi yoktu Berivan’ın…

Berivan birkaç ekmek parası karşılığı öldü, kimileri üzülür gibi yaptılar ama üzülmediler…

Başka Berivanlar, başka Ayşeler veya Ahmetler Aliler gibi Berivan da öldü, birkaç ekmek parası için çamur içinde ayakları.

Sormadık kendimize, efendilerimiz de sormadılar “neden sığdıramadık aramıza Berivan’ı?” diye…

Aslında ne çok Brivanlar var, böyle pisipisine ölen ve sonra unutulan… Fındık toplarken zeytin toplarken, tarla çapalarken traktör römorklarında taşınırken…

Varsın birileri, siyasetçiler, din adına konuşanlar, konuşup dursunlar, kimse üzülmüyor Berivanların böyle ölüp gitmelerine…

Neden, ama neden çocuk yaşta “Ayşeler Fatmalar Ahmetler İbrahimler ölüyorlar?” bizim ülkemizde, neden susulur olanlara, neden anlatılmaz camilerde, bu işin zalimlik olduğu, günah olduğu?

Ölmüyorlar aslında, öldürülüyorlar, yakışıyor mu bu ülkeye, hani Müslümanlarız ya, yakışıyor mu Müslüman bir millete bu olanlar?

Yarın bu çocuklar “bizim günahımız neydi?” diye sorarlarsa kim cevap verecek, verebilecek? Yoksa çok mu merhametsiz, çok mu vicdansız kaldık?

Dünya çok zalim, güç sahipleri çok zalim, çok zalim beyaz adamlar… 13 yaşında bir okul öğrencisi Berivan… Sahi ne işi var bu kış kıyamet günü çamur içinde seralarda, portakal bahçelerinde?

Nasıl bir iş sahibi  “gökten taş bile yağsa” çalışacaksınız diyebiliyor bu çocuklara? Bu sözü diyenlerin verdikleri ücret kaç kuruş bu insanlara, bu çocuklara?

Hani çocuk işçi çalıştırmak yasaktı, hani yasaktı sigortasız işçi çalıştırmak, kime soralım bu soruyu, sorsak kimde cevabı var, bu sorunun?

Soralım mı bir daha; Urfa nere, Antalya Kumluca nere, ne işi var 13 yaşında bir öğrencinin buralarda birkaç kuruş ekmek parası kazanmak için, çamurun ortasında?

Berivan bir Kürt çocuğu ya, çıkıp derler mi “sana ne bundan?” diye, bunları dillendirdim diye? Çoktan unuttuk Berivan’ı ve Berivan’ın neden öldüğünü… Kimsenin aklına gelmiyor bu küçük kızın, bu kış kıyamette hem de okul döneminde burada ne işi olduğu…

Ayıptır günahtır desek, yazıktır bu çocuklara desek ve sizler  “ey yetkililer sizler” yarın hesap gününde bu günahlarınızın hesabını veremezsiniz desek “ve sizler ey din adına konuşanlar sizler de” asla bu hesapların altından kalkamazsınız desek, başımız belaya girer mi acaba?

Ama ne edelim başka çıkış yolumuz yok, demeye devam edeceğiz… Beyler bu olanlar, bu çocukların bu acı ölümleri, bu zalim susmalar, bir gün sizin yakanıza yapışacak ve kendinizi kurtaramayacaksınız…

Sizler de, ey din adına konuşanlar ve konuşmaları karşı ücret alanlar, sizler hiç kurtaramayacaksınız yakanızı  “bunları olsun” dile getirmediğiniz için…

İyilik içinde ey insan…