Muradım birilerini kızdırmak değil ve haksız sözler etmek de değil kimselere... Bilge bir adam rolüne girip saçma sapan sözler ederek birilerini kutsamak hiç değil...

Evet, birilerinin kutsandığı bir çağın içindeyiz ve ülkemizde kendini kutsatan insanların sayısı hiç de az değil... İnsanların kendilerine edindikleri Tanrı’ların sayısı çok fazla...

Evet, Tanrı gibi görülen kişiler var birçoğu siyasetçi, başka birçoğu din adına konuşan, din adına ahkâm kesen, hatta Allah adına... Bunları yazıp, dillendirmek belalı bir iş fakat başkaca da bir çaremiz yok...

Çünkü bu insanların ülke insanın çoğunun sefalet içinde olması, açlıkla imtihan edilmesi hiç de umurlarında değil... Din adına önder, efendi edilen kişilerin çokları Karun gibi yaşıyorlar. Oğulları, kızları da ve bunu onaylayan bir toplum inşa edildi...

Oysa Medine’de Hazreti Peygamberin hayatı aynı şehirde yaşayan başka insanların hayatlarından farklı değildi. Daha çok yiyecek yoktu Muhammed’in evinde, daha çok parası olan biri değildi diğer insanlardan...

Çoğu zaman sabaha kadar aklımı yoran konuları yazmaya çalışıyorum, çokça düşünüyorum yazdıklarımla birilerine haksızlık yapmayayım diye...

Herkesin birbirine haksızlık yaptığı, hele güç sahiplerinin güçsüzlere, mazlumlara, kimsesizlere, hatta yoksullara haksızlık yaptığı bir inşa edilen, her zaman güç kudret sahiplerini kollayıp gözeten...

Yoksullar derken içim acıyor, evet içimi cehenneme çeviriyor yoksullardan söz etmek ve o deli sorulardan biri hep dilimin ucunda...

Adaletle yönetildiği söylenen, halkının çoğunun Müslüman olduğu söylenen bir ülkede neden bu kadar çok yoksul, yoksulluğa terk edilmiş insan var, aile var, anne, baba var...

Sahi kaçımızın, kaç insanın veya kaç Müslüman’ın aklına düşüyor bu evlerde yaşayan çocuklar ne yerler ne içerler, kimi çocukların bütün nimetleri sofrasında görürken?

Birilerine haksızlık yapmayayım diye sabaha kadar düşündüm...

Neden camilerde bunlar işlenmez mesela veya kentin gazetecilerinin kaçının derdi bu çocukların, annelerin derdi?

Allah’ım bizi yalancıların, merhametsizlerin, utanmazların dünyasına sevdalandırma diye dua ettiğim zamanlar...

Ağlayarak düşünmek, secdeye kapanarak düşünmek istediğim konular... Kimselere iyi adam rolü yapmıyorum, insan olmak, hakkı yazmak, hakkı söylemek bunu gerektirir diye inandım, iman ettim, hepsi bu...

İnsanlığın daha çok kaybetme endişesi içimde ve Müslümanların inançların daha çok zayıflaması, kötülüğün karanlığın zulmün kazanma endişesi taşıdığım...

Bunu taşımak, insan olmak, dünya karanlıktan kurtulsun, herkesin yiyecek ekmeği olsun, herkesin sofrasında bir şeyler olsun diye endişe duymak Müslüman olmaya dâhildir...

Öyle bir zaman ki yaşamak kurşun gibi ağır emeğinin karşılığın yemek isteyenlere ve yazmak...

Yazmak kurşun gibi ağır yazarken doğruları yazayım diyenler için...