Bu siyaset gerçekten çok zor bir iş. Bu gün birbirini karalayanlar, yarın el ele, kol kola, ya da gizli görüşmelerle yapılan pazarlıklarda, demokrasiden bahsederlerse seçim sonuçlarını da hazmetmek zorunda kalırlar. Çünkü “AHTOPOT, KOLLARIYLA” Büyük millet meclisini sarmaya başlamıştır. ABD ve AB den gelen açıklamalar ne kadar da rahatlamış olduklarını göstermiyor mu?

Bu rahatlamanın nedeni gerek silah gerekse cesaretle Türkiye'ye saldırmaya başladılar. Bir çorap örülmeye başladı ama kimin başına geçirilecek? Ülkemizin karasında ve denizinde çok büyük kaynaklar var, bizler bunu kullanamıyoruz ama Ahtapot kollu ülkeler bunların peşinde! Türkiye büyük bir “LOKUMDUR” çünkü.

Doğal yapısından dolayı bu lokumu zaten paralı işgallerle yapmışlardır. Yabancıya satışlar bunların ispatıdır. Turizm kentlerimizin en güzel yerleri satıldı. Anadolu’nun en verimli toprakları satıldı, bu satışlar daha da artacak.Türkiye’nin, tarımına, çiftçisine vurulan darbelerden neredeyse ekmek için bile yurt dışına muhtaç olacağımız günlere doğru giderken, (kısmen de olduk) sonunda kendi ülkemizde “Topraksız” kalacağımız günler yakındır. Çarşı pazarda gördüğümüz yabancı isimlerle süslü mağazalar gibi sokak isimleri de değişecektir. Örneğin, Türkiye’nin baş şehri Ankara’nın göbeği Kızılay meydanı, “ TRUMP Kan Döker Meydanı” veya Ulus Meydanı Leydi, Mitterand Meydanı (Zamanında bizzat Diyarbakır’a gelen ve Terör Örgütüne destek veren eski Fransa Cumhur Başkanının eşi), İstanbul un en gözde Taksim meydanı da Taksim edilmiş, Avrupa Birliği Meydanı, olarak değişirse şaşırmayalım. 

Seçimlerden birinci parti olarak çıkan AK Parti’yi de kutluyorum. Gerçekten alt yapısını bu kadar güzel çalıştıran bir parti, aynı görüşü paylaşmasam da kutluyorum. CHP ise kendi Cumhurbaşkanı adayını yerden yere vurma çabasında! Üye kaybedip, insanları üzmek çabasında! 

Sayın Kılıçdaroğlu gerçekten yeter artık, ülkenin artık sağlam örnek bir muhalefet liderine ihtiyacı var! Sizi sevenler olabilir ama yetmiyor icraat gerekiyor, yeni bir yol haritasıyla yürümek, illerde, ilçelerde, köylerde alt yapıyı tamamen değiştirmek gerekmiyor mu?  Boy boy fotoğraf çektirmekle yürümüyor bu işler! Laik Türkiye Cumhuriyetinin çizgisinin değişmeye başladığını hala fark edemediniz mi? Her seçimden sonra seçilen milletvekillerinde bir seçim sarhoşluğu olur, bu günler geçicidir. Bütün Milletvekilleri il,ilçe başkanlıklarının sahaya inip arı gibi çalışması gerekmiyor mu? Ümitsizliği halka yansıtmayın! Bizler köleliği kabullenecek insanlar değiliz! Ülkemizi de kanımız ve canımızla müdafaa edecek yürekteyiz! İhtiyacımız olan ise sadece bu değerleri hatırlatmaktır!

Esas olan Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin, birlik ve beraberliğidir, hiçbir ülkenin ne uşağı ne de kölesi olmak değildir!