Bazıları için sıradan, hatta gereksiz şeyler gibi gelebilir sözlerimiz. Olsun, biz doğru diye inandıklarımızı yazmaya, söylemeye devam edelim... En çok insan öldürülen, en çok çocuk öldürülen, en çok kadın öldürülen bir çağdayız...

Ve şahitleriyiz bütün ölümlerin... Sen hayır de dur, sen bana ne de dur. İnsan sorumludur yaşadığı çağdan, yaşadığı şehirlerin başına gelen kötü veya iyi şeylerden de sorumludur insan...

Kendi evinden sorumlu olmak gibi kendi ailesinden sorumlu olmak gibi. Çünkü insan olmak böyle bir şey... Neden evet, neden “Komşusu açken tok sabahlayan tam iman etmiş olmaz” der Peygamber. Çünkü başkalarının acısına, derdine, açlığına, sevincine ortak olandır insan...

Yok, bana ne diyorsan, beni ilgilendirmez diyorsan, o demelerin senin insanlıktan çıktığının, merhametinin tükendiğinin vicdanının köreldiğinin sonucudur...

Merhameti tükenenlere, vicdanı körelenlere, insan adına, kuşlar adına, şehirler adına, sorumluluk almayanlara sözümüz yoktur... Sözümüz gönlünde başka gönüller barındıran, ekmeğimde yoksulların hakkı vardır diyen, kuşlar yaşamalı diyen insanlaradır...

Tekrar edersek, en çok çocukların öldürüldüğü ve aç bırakıldığı, sürgün edildiği...

Kadınların zulme uğradığı, ırzına geçildiği bir çağ, yoksulların daha çok yoksul bırakıldığı, daha çok ezildiği... Ve bazılarının daha çok servet edindiği daha çok kendini Tanrı sandığı...

Ölü evlerinde kendilerini diri sanan insanlar...

“Ekmek anne...”

“Acıktım anne...”

“Üşüdüm anne” sesleri ile dolan bir gökyüzü...

Bir yanda merdiven silen kızların gözlerindeki güzellik, annelerinin alyanslarını çalmış olsalar bile...

Bir yanda alnını cama dayayıp, çaresizliğine üzülen babalar...

Kimi babaların çok üzgün olduğu bir çağ, çocuklarına, eşine mahcup olan evine iki ekmek götüremediği için...

Bunların varlığını bile bile üzülmek bile aklına düşmüyorsa kardeşim, gerçekten sen içini, dışını yeniden gözden geçir, temizle içini. Yeniden yeniden iman et eğer Müslümanlardanım falan diyorsan...

Zira bizim öğretimizde başkalarının acısını, derdini, yoksulluğunu ve de sevincini paylaşırsan ortak olursan, geçek inanmış olursun diye anlatılır kutsal kitapların her birinde...

Kendine sahip çık, sahip çık şehrine, dinine, imanına ve toprağa... Zeytin ağaçlarına, portakal ağaçlarına sahip çık. Toprak kokusundan mahrum olan her şeyden mahrum olur denirdi eskiden...

Yeniden anlatmaya çalışırsak, yaşadığın çağda işlenen her suçtan her günahtan, yaşadığın şehrin talan edilişinden bir evde tencere kaynamıyorsa o tencereden, bir çocuk aç sabahlıyorsa o çocuktan, yuvası yıkılan kuşlardan sorumlusun...

Anlayışın bu değilse kendini yeniden inşa et derim, eğer konuşurken insanlıktan ve dinden söz ediyorsan...