Aslında ülkemizi hoyratça kullandık diye yazmalıydım biliyorum... Ne var ki çoğumuz Ülke adına söz sahibi olanlar değiliz... Bakmayın efendilerimizin her birinin “asıl söz sahibi halk” deyip durmalarına, sen asla söz sahibi değilsin ey halkım ve aslında hiçbir zaman olmadın da...

Onlar konuştu sen alkışladın, neden alkışladın niçin alkışladın bilmeden... Senin ismini bile bilmediğin kişileri getirip milletvekili yaptılar, sen de oy verdin...

Öyle olmadı mı? Bakın o parti bu parti demiyorum, hepsi aynı şeyi yaptılar yıllardır... Eşkıya kılıklı kişilerin hırsızların dağları denizleri sokakları parsel parsel edip kendilerine mülk edinenleri, çok zaman baş tacı ettin sen...

Buna rağmen sana söz etmeye suçlusun demeye dilim varmıyor, ama doğrusu sende suçlusun, halk olarak bizde suçluyuz... Eğer buradan düşünmezsek, kendimizi masum görürsek gerçekleri göremez gerçekleri konuşamayız...

Aklınca sen de kendi çıkarlarını düşündün önce, ülkenin çıkarını düşünmen gerekirken... Şehirlerde önce şehrin çıkarını düşünmemiz gerekirken, kendi çıkarlarımızı önceledik...

Mesela Belediye Başkanlık seçimlerinde dönen dolapların çevrilen filmlerin taraftarı oldun, bu kişi kenti yönetebilir mi, hak hukuk bilir mi demedin hiçbir zaman...

Torpil bulup oğlunu kızını Belediyenin her hangi bir yerinde işe sokmayı düşündüğün kadar, kenti şehri ve geleceğini düşünmedin...

Ve sonra sağda solda konuşmaktan da geri kalmadın, bunların hangisi gelse hırsız falan diye konuştun cami avlularında bile...

Hangisi gelse kendi cebini dolduruyor gibi sözler ettin, yani gıybet ettin dedi kodu yaptın... Daha baştan yapman gerekenleri sonra yaptın, ama dedi kodu olarak...

Ve sonra gördüğün gibi oldu... Şehrin ne hoyratça kullanıldığı ortaya çıktı, kaybolmuş çocuklar gibi çığlık çığlığa şimdi şehirler, ne duyan var, ne yanlış yaptık diyen...

İnanın masalın sonuna geldik, yarınlarımız daha iyi olmayacak gerçekten düşünürsek bunu görürüz...

Bir kere ülkeyi ve kentleri beton yığınlarının gölgesinden hışmından kurtarmamız gerek... Kuş sesleri geri gelmeli, geri gelmeli dağların gülen yüzü...

Önce beyaz adamların hışmından talanın kurtarılmalı şehirler... Anlayan odlumu ne demeye çalıştığımı...

Sonra güçlünün yanında olmayı değil haklının yanında olmayı söyleyeceğiz kendimize... Nedense çoğumuz servet sahiplerinin güç sahiplerinin yanında olmayı seçiyoruz yaptıkları haksızlığa talana rağmen

Bundan vazgeçilmesi gerek... Eğer geçimliye bozuk düzen yaşama devam edecek ve bizler de kendimizi kandırmaya...

İçimizi dışımızı kuşatan kendi tercihlerimizin sonu, bunu söylemek isterim...