Bu yazıyı yazsam mı yazmasam mı, diye biraz düşündüğüm için gecikti biraz, yani sonradan kara verdim yazmaya... Yazmasam içimdeki acı hatta öfke daha büyüyecek, kendimi daha çok üzecek “Allah’ım Lütfen söyle!” ne oldu bize, sorularının cevabını aramaya devam edecektim...
Çok uzun etmeden dersem, Kurban Bayramında şehre gelen insanlar yüzünden kentin yaşadığına ortaya çıkan manzaralara,  o manzaralar hakkında edilen sözler yapılan yorumlar hakkında söylemek istediklerim...
 Evet, manzara çok kötüydü asla insana yakışmayan manzaralardı, ne söylesek boş ötesi... Bir daha gördük ülke insanın insani değerlerinden uzaklaştığını, artık öyle bir derdinin kalmadığını... 
Bir daha hep birlikte gördük, yeni insan daha utanmaz, daha çıkarcı daha Tanrıdan uzak... 
Yani yurdum insanı utanma edep duygusunu çok kötü kaybetmiş ve başkalarına saygının ne olduğunu unutmuş... 
Peki, neden bu hale geldi ülke insanı gençliği, diye kendi kendimize hatta birbirimize sorularımız olmasın mı?
Bu anlayışla nereye gidilir, hani insanlık dediğimiz hasletler? Hallerinden davranışlarından yatıp kalmalarından şikâyetçi olduğumuz bu insanlar bu ülkenin insanı değil mi? Ekonomi kötüye gidiyor diye feryat edenler insanların kötüye gittiğinden insanlığın tükendiğinden neden söz etmezler?
İnsanı savurduk, insanlığı savurduk ve her şeyin para güç servet olduğuna iman ettik, ne Tanrı umurunda yeni insanın n tükenmişlik...
Sokakta yatanlar otellerde yatsalardı bu şikâyetlerin pek çoğu olmayacaktı, hatta aynı uygunsuz davranışları sergileseler bile... 
Şimdi, evet şimdi zurnanın son deliğine gelirsek, birde bu şehri kendi mülkleri sanan beyaz adamlar beyaz kadınlar var, şehre herkesi sokmak istemeyen....Fakirlerin yoksulların şehre girmesini istemeyen, bunlar alınmasın diyen...
Peki bu gücü bu yetkiyi nereden alıyorsunuz sizler, varsıl adamlarız diye her hakka sahip olduğunu her sözü söyleme insanları şehre sokmama yetkisin kendinizde nasıl buluyorsunuz...
Pek çoğunuz deniz kıyılarını denizin umunu taşını işgal etmiş kişilersiniz, sanki babanızdan miras kaldı... Çoğunuzun otellerinin bir yanı veya bir yarısı kaçak yapı, nasıl yapıyorsanız...
Milletin malına çökmek ne kadar insanı ne kadar hakça... Sizin bu şehre gelmesin dediklerinizden daha mı masumsunuz sizler?
Kendinizi ne sanıyorsunuz?
Kaçınız kaçak evi villası yok dağlarda ormanların içinde?
Çoğunuz korsanlar gibisiniz, ne hak umurunuzda ne halk... Varsa yoksa kendiniz, peki siz kimlersiniz bu şehrin neyi oluyorsunuz? Ve neden Ayşelerin Fatmaların Ahmetlerin Alilerin hakkı yok ülkesinin her yerine gitmeye?