Arkadaşlar kardeşler canlar yoldaşlar gönüldaşlar ne olur kimse kusura bakmasın, kimi sözleri demek yazıp söylemek durumundayım...Zira  kendimce doğru  bildiğim söylenmesi gereken şeyler bunlar...Hani çoğumuzun kendimizce doğrularımız olur ya,bunlar da benim doğrularım...

Ha içimizden birileri çıkar "hayır bunlar doğru değil" sen canının istediğini işine geleni demiş söylemişsin derse, oturup konuşuruz uzun uzun isteyen ile, yani her şeye varım...

Hangi konu olursa oturup konuşmaya üstünde  insanca tartışmaya varım...Hep dedim bir kere daha diyeyim, yazıp söylediklerimiz mutlak doğrudur diye bir iddia içinde değiliz, kendimizce doğru sandıklarımız  daha nasıl diyelim bunu? Yeter ki nefsine yenik düşen insanlardan olmayalım, ve ısrar edilmesin yanlış üstüne...

Kendi düşüncelerini kendi sözlerini  "mutlak doğru sanarak" ısrarcı olanlar hep zarar vermişlerdir Müslüman ahaliye...Zarar vermişlerdir dine imana kitaba ve Muhammed Mustafa ya...Yani onun bize öğrettiklerine anlattıklarına söylediklerine örnek olduklarına...Ondan daha çok kendi efendilerimizi dinler olduk şimdilerde...Öyle değil mi?

Ve şimdilerde çoğumuz, pek çoğumuz "Dünyada hiç bir şey olmuyor gibi, Ümmetin kimi çocukları vurgun sürgün yemiyor gibi, açlık la  sefalet ile boğuşmuyor gibi, mesela Arakan yokmuş gibi Kudüs Filistin olanlar olmuyormuş gibi" hareket ediyoruz, ettiriyorlar...

Yazıyoruz yazdırıyorlar, konuşuyoruz konuşturuyorlar, kimimiz faydasız sesler yükseltiyoruz, ve biliyoruz faydasının olmayacağını, ama çok gürültü yapıyoruz, yaptırıyorlar...

Ve nedense olanları hep başkalarının hata ve  kusurlarına yükleyerek, işin içinden çıkmaya çalışıyoruz çoğumuz...Aslında pek fazla çoğumuz...İçimizden bir kaç kalbi ile konuşan adamlar kadınlar çıksa da, kimse onları dinlemek duymak istemiyor...Çünkü biziz bizimkiler demeyi alışkanlık etmişiz işte...

Bizim olmadığımız yerde kimse olmasın tavrı çok yerde...Biz yapmıyorsak kimse yapmasın, yapıyorlarsa da yanlış yapıyorlar  bizce...Kendimize ve kardeşlerimize sonra Müslüman ahaliye yazık ediyoruz...

Hep birilerinin yerinde olma arzusu içinde çoğumuz...O çekilsin onun yerine ben geçeyim, o yetki bende olsun "bak nasıl yaparım"  demekteler  çokları...Yani güce makama yetkiye  talip olma sevdası çoğu insanda...Siyaset böyle, dini alan böyle, cemaat yapıları böyle...Hep sorarız ya bir daha soralım, böyle değil mi, ben boş  sözler mi ediyorum...

Biz bu kavgaları ederken, bir birimize düşerken, bir birimizin ayağına çelme takarken, sen ben derken...Çocuklar çok ölmekteler  zalimlerin kurduğu  kanlı savaş alanlarında...Çocuklar efendim çocuklar ölüyor savaşlarda, biz sen ben kavgası içinde iken...Çocuklar sürgün üstüne sürgün yemekteler anneleri de öyle...

Çok aç kalmaktalar çocuklar dünyanın bir yerlerinde biz böyle sen ben kavgası yaparken, iktidar kavgası yaparken, veya aldırmazken olanlara? Bakın dünyanın  bir çok yerinde çok vurgun yemekte çocuklar çok işkence görmekte...Ve bizler bir birimize din anlatma, senin dinin benim dinim demekteyiz...

Bazılarımız çokça ayet çokça hadis paylaşmakla, ve bir iki güzel söz yazmakla her şeyi hallettiğini sanmakta..Eh çokça küfür edenleri çokça kavga peşinde olanları demek istemiyoruz...Neden bu kadar iki yüzlü insan diye bir daha soralım mı?.Neden  kalem ile söylenen kalbimizle söylenmiyor sizce?

Var mı bu soruların cevabı kendimiz de? Sanki Allah görmüyor kimin ne yaptığını, kalbinde ne taşıdığını gibi davranıyor günümüz insanını çoğu...

Mesela olanlar karşısında, duydukların gördüklerin karşısında "üstünü başını yırtıyor, saçını sakalını yoluyor musun" Allah'ım biz ne günlere kaldık diye?

Evindeki pahalı eşyaları çıkarıp atıyor musun, veya satıp parasını dünya mazlumlarına ayırabiliyor musun? Yediğin yemekleri bir iki öğüne bir iki kaba çekebiliyor musun, azaltabiliyor musun pazar kahvaltısında tabak sayısını, ve ayırabiliyor musun mazlumların hakkını?

Uzun söze, uzun uzun yazmaya anlatmaya gerek yok...Buradan başlayalım nasıl başlayacak isek...Boş sözler başkalarının imkanına makamına gücüne sahip olma beklentileri...Biz olduğumuz yerden ne yapabiliriz ona bakalım...

Yanlış mı dedim?