Her zaman demeye çalışıyoruz insan yaşadığı çağdan, o çağın karanlığından aydınlığından sorumludur... Hele bir de Müslümanlardansa, yani ben Müslümanlardanım diyorsa, hepten sorumludur yaşadığı çağdan...
Bazılarına saçma bir düşünce gibi gelse, bu böyle anlatılır bütün kutsal metinlerde...
Mesela bir Müslüman sorumludur yaşadığı şehirlerden yaşadığı mahallesinden, orada yaşayan insanlardan... Müslüman olmak sorumluluk olmaktır, aslında insan olmak da... Eğer başka insanları faydası dokunan biri değilsen, nasıl insan olunur?
Mesela gerçek bir Müslüman bilir inanır ki, oturduğu mahallesinde biri aç kalırsa ondan sorumludur, bir çocuk yatağa aç girerse ondan sorumludur, sokağında yaşayan kediler kuşlar aç kalırsa onlardan da sorumludur... Öyle Müslüman’ım demekle Müslüman olunmuyor, insanım demekle insan da olunmuyor...
Müslüman olmak nimete talip olunduğu kadar, külfete de talip olmaktır... İnsana insanlığa faydan olursa insanlardan olursun...
Müslüman olmak da insan olmak da, hakkı savunmak, haksızlığa karşı durmaktır, haksızlık kimden gelirse gelsin, haklı kim olursa olsun... Yani gerçek bir insan veya gerçek bir Müslüman savunduğu hakkın kime ait olduğuna bakmaz...
Bilgi ve kalem sahipleri kendilerini söz sahibi olduğunu düşünler, yaşadıkları şehirlerde hakkı savunmuyor hakkı söylemiyor haksızlık adaletsizlik yapanlar karşısında susuyorlarsa bilgiye de kaleme de söze de yazık ediyorlar...
Önderimiz benim için yeryüzünün en büyük devrimcisi Hazreti Muhammed “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” der... Tekrar edersek haksızlığa uğrayanın kim olduğuna bakılmaz...
Hani denir ya haksız olan baban bile olsa, doğruyu söyleyeceksin, öyle işte...
Zaman zaman Müslümanlıktan söz ediyoruz diye yanlış anlaşılmasın... İnsanlar Müslüman olmak zorundadır falan demiyoruz, ama Müslüman olduğunu söyleyen biriyse Müslüman olmanın ve İslam’ın izzetini korumak durumundadır diyoruz... 
Zira yanlış işler içinde olan ve birde Müslüman olduğunu söyleyen insanların yanlışları yüzünden gerçek Müminler zan altında töhmet altında kalıyor, çünkü onlara Müslümanlık bu mu, deniyor...
İnsan insanlığın gereğini yapmalı, Müslüman Müslüman olmanın gereğini... Elinde kalem olanlar hak adalet üzere yazmalı yazarken, birine yandaş birine taraftar olmak için yazmamalı... Bilgi sahipleri bilgisini hak üzere kullanmalı, yani insanlığın şehirlerin aydınlığı için, hak adalet yerini bulsun diye...
Söz sahipleri sözün izzetini korumalı, yani güçlülere servet sahiplerine destek olmak için kullanmamalı sözlerini...
Yoksa susmak kadar vebali vardır yerinde söylenmeyen sözlerin...
Hoş görün delik deşik bir yürekle bu kadar dillendiriliyor kimi gerçekler...