Önce kendi adıma sonra yoksullar mazlumlar adına çaresiz kalan babalar anneler adına yaşama sevincine mahrum çocuklar adına Allah’ım şikâyetim sanadır...

Kesilen ormanlar yok edilen ağaçlar adına konacak dal bulamayan kuşlar adına kuruyan dereler aç sabahlayan kimsesizler adına şikâyetim sanadır

Biliyorum yalnız sen duyarsın acı çekenlerin kimsesiz kalmış insanların çığlığını böyle inandık böyle iman ettik...

Allah’ım!

Ülkemizi idare edenler şehirleri idare edenler “yani efendilerimiz yöneticilerimiz bakanlarımız Cumhurbaşkanımız kentte Belediye Başkanımız Kaymakamımız Valilimiz hatta mahalle muhtarı hatta mahalle camisinin imamı” bile bizim sesimizi duymuyorlar...

Duymak istemiyorlar, kimi zaman dinler gibi yapıp sonra çekip gidiyorlar “kendi başının çaresine kendin bakmalısın bile demeden” nefret eder gibi çekip gidiyorlar.

Oysa Allah’ım sende biliyorsun...

 Oysa ülke insanın yarısı şehir ahalisinin yarısı “ yani yoksul kesim denen kesim yani işi gücü olmayanlar evi kira olanlar, oğullarının kızlarının doğru dürüst işi olmayanlar büyük zorluklar içimde büyük sıkıntılar içinde...

Ama efendilerimiz ama ülkeyi yönetenler kentleri yönetenler asla görmüyorlar bu kişilerin hayatlarına konan sıkıntıları yoksulluğu acıyı...

Hem onlar adına, hem kendi adıma şikâyetçiyim, insanları kendi yoksulluklarıyla acılarıyla çaresizlikleri ile baş başa bırakanlardan şikâyetçiyim...

Bize göre en büyük şikâyet mercii sensin çünkü...

Yaşarken insan bu kadar incitilmemeli incinmemeli mesela yöneticiler asla incitmemeli idaresi altındaki hiçbir insanı özellikle ihtiyaç sahiplerini yaşlı mazlum insanları...

İncitecekse yönetici olmamalı diyeceğim de kimselerin umurunda olmayacak kimse duymayacak bu sözler... Çünkü çoklarının gözünü dünya hırsı para hırsı şöhret olma hırsı bürümüş, varsa yoksa kendi çıkarları...

Çok inciniyoruz, bizleri çok incitiyorlar bazı zamanlar çok aşağılıyorlar kendileri gibi olmayanları kendileri gibi düşünmeyenleri kendilerinin alkışlamayanları...

Yöneticilerimizden Allah’ım yöneticilerimizden kentin yöneticilerinden şikâyetçiyim...

Şikâyetçiyim kentin müftüsünden, bütün bunlar gözünün önünde olduğu halde doğruları söylemediği hatta onlara alkış tuttuğu için...

Ne gecemiz gece, ne gündüzümüz gündüz ne ekmeğimiz ekmek... Hem çok yorulduk hem çok incindik hem çok terk edildik kendi halimize...

Ne Rüyalarımız rüya ne hayallerimiz hayal...

Bunların bir hesabı olmalı Allah’ım... Bir hesabı olmalı bu karanlık adaletsiz talan gidişin...