Herkesin kendi yolunun doğru olduğunu sandığı, yine herkesin kendi sözünün söz olduğunu sandığı vakitler... Aslında kimselerin umurunda değil kış gelince üşüyen çocuklar, ısınmayan evler, sokakta yaşayan bazı insanlar...

Ekmeğin, suyun pahalı oluşu, pahalı oluşu yaşamanın...

Onlar için olmasa da bizim için yaşamak çok pahalı oldu...

Ve biz ne desek umurlarında değil. Duymak, görmek istemiyorlar, gökyüzüne konuş ama onlara konuşma, umurlarında olmuyor ne söylesen...

Hakkın, hukukun, adaletin ne olduğunu kendileri tespit ediyorlar. "Hak biziz, hakikat biziz, adalet biziz" diyorlar. Aşağıdan yukarı, yukarıdan aşağı...

Yalınızca siyasi gücü olanlar, dini gücü elinde bulunduranlar yapmıyor bunu... Mesela beyaz adamlar köle gibi gördükleri yoksullara, fakirlere aynı gözle bakıyorlar...

Yine mesela ev sahipleri kiracılarına “Kusura bakma senin efendin benim” diyorlar. "Ben ne istersem o" diyorlar. "Ev benim değil mi? Mal benim değil mi? İstediğim şekilde hükmederim" diyor. "Sen de benim mülkümsün" diyen ev sahipleri var...

Yok mu diye soracak kimse yok, zira neredeyse herkesin gücü Tanrı yerine koyduğu zaman dilimi...

Güçlüysen haklısın, haklısın para, servet sahibi isen...

Ama aynı adamların çokları cami önlerinde İslam adına konuştuğunu sanarak "Mülk Allah’ın" diyorlar genelde birbirlerine... Birbirlerine diyorum. Çünkü oralarda bile yoksullar, varsıllar ayrılıyor. Mesela yoksullar, varsıllara "Nasılsın?" demekten çekiniyorlar, böyle bir baskı yüreğinde...

Varsıllar da yoksulara selam vermek istemiyor böyle değil mi diye sorayım...

Mesela cami imamları bile vasıllarla ayrı, yoksullarla ayrı bir beden diliyle konuşuyor, konuşmak zorunda kalırsa...

Kış geldi ağaçlar yapraklarını döktü. Sokakta kediler ölüme yattı ama insan, insanlarımızın çoğu ne yapacağını bilemiyor...

Evine ekmek götüremeyen babalar, tenceresi kaynamayan evler, bebelerini doyuramayan ısıtamayan anneler var, var da biz bunları söyleyince "Sen nankörsün" diyenlerin de var...

Hatta "Sen hainsin, sen nasıl bir Müslümansın? Nasıl bir insansın?" diyenler var...

Çünkü onlara göre sadece söz söyleyen, haktan, hakikatten, hatta dinden bahseden kendileri olmalı. Onlara göre başkaları onlara itaat etmeli, sadakat göstermeli...

Son söz olsun...

Memlekete dair, şehirlere dair,  dine dair, binbir kederle ortada kaldık yine... Yine sen konuşma, siz konuşmayın, sadece biz konuşmalıyız, biz söz etmeliyiz haktan, hukuktan...

Hatta kimin ne kadar haklı olduğunu, kaç para emekli maaşı ile geçinebileceğini, nasıl bir evde oturacağını...

"Nasıl bir dine inanacağını biz belirleriz" diyorlar...

Direnmeye devam...