Ey insan kardeşim, ey şehir ahalisi ve ey Müslüman kardeşim. Sen duy veya duyma, beni ciddiye al veya alma, ben seni senin hakkını, Hakk’ın hakkını, hakikatin hakkını, kadınların hakkını, çocukların hakkını, yoksulların hakkını savunmaya devam edeceğim...

Devam edeceğim kuşların hakkını, kedilerin ve bütün canlıların hakkını savunmaya, zalimlere “Zalimsiniz”, talancılara “Talancısınız”, hırsızlara, “Hırsızsınız”,  yalancılara “Yalancısınız” demeye devam edeceğim...

Ve bunları yaparken kimseden, hiçbir insandan, bir partiden, bir cemaatten, bir gruptan beklenti içinde olmayacak, her sözü Allah için, hak için, adalet için, yoksulların hakkını savunmak için, kentin hakkını savunmak için yazmaya, söylemeye devam edeceğim...

Ve asla ama asla hiçbir güç sahibinin, makam, mevki, yetki sahibinin bir bardak çayını içmeyi aklımdan geçirmeyeceğim...

Çünkü inandığım dinin bana söylediği en soylu eylemdir “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” Biliyorum bu sözü hepiniz çok duydunuz özellikle camilerde hutbe okuyanlardan, vaaz edenlerden...

Peki, nerede bu sözün uygulaması?

Kimin umurunda bu uyarı?

Kaç kişi, kaç yazar-çizer, gazeteci, şair, din adamı, siyaset insanı hakkı söyleme peşinde? Kaç kişi sesini yükseltiyor yapılan haksızlıklar karşısında?

Yok, yok bana kızmayın... İnsanlık çürüdü, insan yanlarımız bir bir yok olup gitti. Artık çoğumuzun umurunda değil hakkı söylemek, hakkın, haklının yanında durmak...

Çoğumuz kendi çıkarımız söz konusu olunca doğruyu söylüyor, kendi hakkını savunmayı hak savunmak sanıyor... Oysa hakkı savunmak, hakikati savunmak, sevmediklerimiz hatta düşman bildiklerimiz bile haksızlığa uğrarsa, onların da hakkının savunmaktır hakkı savunmak...

Hazreti Ömer’in adaletinden söz edenler dahi, adalet üzere değiller ülkemizde... Bakın o parti, bu parti demiyorum, hepsi aynı yolun yolcusu. Hepsi kendi çıkarlarını, partilerinin çıkarlarını koruma peşinde...

Bakın yerel seçimler geldi. Bütün partiler iktidar olma belediye başkanlığı kazanma peşinde... Peki, sorarım size? Bu partilerin hangisi ülke için insan için, insanımızın yoksulluğu, çaresizliği için gayret gösterdiler, şimdi partileri için gösterdikleri gayrete benzeyen?

Emekli milletvekillerinin 140 bin lira emekli maaşı aldığı bu zamanda bazı insanlar 7 bin 500 lira emekli maaşına talim ediyorlar. Hem de 25-30 sene prim ödedikleri halde...

Adaletsizlik diz boyu, haksızlık dünya dolusu, talan her yerde... Bu talan sözünü dikkate alın ve düşünün “sorun kendinize.” Mesela bu kentte milletvekili olup da talan yapmayan bir isim var mı aklınız da?

Yine sorun kendinize, elinizi kalbinize koyun söyleyin? Bu gerçekleri yazan, söyleyen, dillendiren kaç gazeteci, yazar var mesela bu kentte?

Neyse...

Hepinize saygılar sınıyor iyilikler diliyorum... Üç aylar geldi. Hayır, bereket iyilik getirsin...