Canım hiç yazmak istemiyor gibi sözler etmeyeceğim, yazmak istiyorum da nasıl yazayım, nasıl dillendirelim gerçeği, hakikati?

Yazıp söylediklerim canını sıkarsa ne olacak, mesela olsun sözlerin doğru diyebilecek misin? Diyelim o zaman, bak dostum, bak insan kardeşim, Müslüman kardeşim, bak yazar arkadaş, gazeteci arkadaş!

İmam arkadaş, kentin vaizi arkadaş, müftü bey, kentin kaymakamı, yönetici arkadaşlar, müdürler, kendilerini kentin sahibi sanan beyaz adamlar...

Partilerin il başkanları, ilçe başkanları, gençlik kolları, kadın kolları başkanı arkadaşlar, bizle yaşarken bizler rahat içinde sabah kahvaltısına akşam yemeğine otururken, veya sevdiğiniz evinizde otururken kötü şeyler oldu dünya da ülkede ve şehirlerde...

Olmaya devam ediyor diyeceğim duyarsanız ve umurunuzda olursa, zira çoğunuz duymak istemiyor böyle şeyleri. Çoğunuz insandan insanların sorunlarından kaçıyorsunuz ama konu kendi çıkarınız olunca insan şöyle insan böyle diyorsunuz...

Kadim kültürlerde utanmazlık deniyor buna...

Zalimce şeyler oldu, haksızca şeyler oldu seninle ben yaşarken...

Utanç verici şeyler...

Mesela çocuklar öldü. Savaşlarda kimi çocuklar aç kaldı...

Evsiz, yurtsuz kalan çocuklar, sokaklarda sabahlayan...

Kimi anneler acı çekti, kimi anneler ağıt yaktı ama herkes gibi biz de duymadık onların sesini, biz de kulak vermedik...

Ama hep insan olmaktan söz ettik, dindar olmaktan asla vazgeçmedik cuma günleri camiye gitmekten...

Cuma günleri camiye gitmeyi alışkanlık yaptık demeyeceğim. O gün camiye  gitmeyi Müslüman olmak sandık hepsi bu...

Kimi babaların utanç içinde yaşadıklarını görmedik çoğumuz. Evden attık çocuklarıyla, eşiyle üç beş gün kirasını ödeyemediği için veya istediğimiz parayı vermediği için...

Demeyelim mi bunları? Varsılların ikiyüzlü olduklarını hatta yöneticilerimizin reklam yapmak adına kimi zaman önde görünmeye çalıştıklarını?

Ama asla bir yoksul sofrasına oturmadıklarını demeyelim mi?

Biz yaşarken çok şey oldu. Mesela kimileri dağları talan etti, kimileri denizleri, kimileri bağı, bahçeyi...

Ve kent ahalisinin çoğu alkış tuttu bu gidişe...

Çünkü biz önce kendimize yalan söyleyenler olduk, kendi kalbimize ihanet edenler...

Gittikçe kötüleşen bir sistem bize dayattıkları, gittikçe çıkarcıların öne atladığı ve kent ahalisine ben sizin efendinizim dediği...

Artık çokları gibi bizim de umurumuzda değil sokakların cehenneme çevrilmesi...

Ne dersin konuşmayalım mı bunları?