Ruhumuz Allah’ım ruhumuz ağrıyor, kalbimiz acı içinde ve dünya çok sıkıcı, dünya derin bir yara gibi yanı başımızda...

Dünya mazlumlara, masumlara, yoksullara uygun yer değil artık...

Sen bilirsin Allah’ım, darda kaldık, sokakta kaldık, kimsesiz kaldık, yoksul kaldık, hasret kaldık. Kaldık doğru tek bir söze bile...

Hepsi Allah’ım hepsi yalan söylüyorlar, hepsi bir başka oyun içinde. Kendi çıkarlarını din diye anlatıyorlar hepsi...

Geceleyin ayrı gündüzleyin ayrı ahkâm kesiyorlar, ayrı konuşuyorlar...

Kendi güçlerini daha güçlü kılmak için bütün kavgaları “Ama senin için diyorlar, insan için diyorlar, Allah için” diyorlar konuşurken, inanmazsak onlardan görünmezsek kızıyorlar...

“Hainlerden oldun” bile diyorlar, onların yanlışlarına, talanlarına alkış tutmazsan...

Allah’ım!

Artık utanmaya, utanacak insanlara hasret kaldık, hasret kaldık doğru sözlü insanlara ve Allah’a gerçekten inanan, gerçekten helal peşinde koşan, gerçekten haramın karanlığından kaçan insanlara, siyasetçilere, idarecilere, yöneticilere, din anlatıcılarına yetimin, yoksulun, hakkını gözeten belediye başkanlarına hasret kaldık...

Sen bilirsin ya Rabbi, sen bilirsin Allah'ım, Allah'ım sen bilirsin...

Bu bir çaresizlik çığlığı, duy ve bize yüreği aydınlık vakitler ihsan et... Tarumar edilmemiş sokaklara ihtiyacımız var, artık daha çok acı çekmesin anneler, kızlar, babalar...

Beyaz adamların zulmünden, karanlığından, adaletsizliğinden bizleri aşağılamasından yorulduk...

Solcuların din tanımazlığından, sağcıların din istismarından riyakâr ve ikiyüzlü kişilerin Müslüman rolleri yapmamalarından usandık...

Darda kaldık...

Yalnız kaldık, kimsesiz.

Biraz yoksul, güneşsiz biraz

Mavi gökyüzüne...

Kuğu sesine...

Yalansız bir dostluğa, kardeşliğe, sevgiye hatta aşka hasret kaldık...

Bizleri kimseler ciddiye almadı, zaten yoksulları hak diyenleri, adalet diyenler, kuşlar yok olmasın, kediler aç kalmasın, çocuklar yatağa aç girmesin diyenleri ciddiye almıyorlar...

Kimi zaman yazdık, kimi zaman konuştuk, kimi zaman feryat ettik, ama kimseye duyuramadık yaramız derin oluşunu...

Dua yerine Allah’ım...

Bizi kendinden başka kimselere muhtaç etme, kimselere utandırma...

Sen bilirsin dedirtme...

Bize yeni sevinçler ihsan et...

Sevinmeye, gökyüzünün mavisini görmeye, barışa çok ihtiyacımız var...