Bu seccade olayı sizi bilmem ama bana çok şey öğretti yeniden... Seccade meselesi hani Kemal Kılıçdaroğlu’unun ayakkabısı ile bir seccadeye basarak hayranlarıyla resim çektirme meselesinden söz ediyorum...
Yok, yok bu olaya bazılarının baktığı yerden bakacak değilim ve bazıları gibi Kemal Kılıçdaroğlu’nu linç de etmeyeceğim... En azından ben bunu fark etmedim bilerek olmadı “ben eşim çocuklarım kutsallara saygısızlık yapacak insanlar değiliz” diye, samimi olduğuna inandığım özür diledi üzgün olduğunu söyledi bu konuda...
Benim için bu beyandır asıl olan...
Benim iman ettiğim dinde özür dilemek, tövbe etmenin diğer adıdır, bu konuda Kemal Kılıçdaroğlu’nu yargılayanların safında olmayacağım, ama bu bizim Cumhuriyet Halk partisinin sicilinin temiz olduğuna inandığımız anlamına gelmez...
Geçmişinde çok fazla siyah lekeleri vardır bu partinin, yıkmakla da çıkacak gibi değil... Şimdi bunları yazdım diye kimi arkadaşlar, sen diyecekler/sen ak partinin yaptığı haksızlıkları gör yediği haramları gör diyecekler, evet görüyorum ve asla haksızlıklara razı olanlardan olmayacağım diyeceğim de...
Söylemem gerek benim hiçbir parti ile bağlantım yok ve asla inanmıyorum partilerin siyaset insanların masum oluşlarına ve her zaman kendi çıkarlarını öncelediklerini düşünüyorum her zaman...
Mesela şimdi siz bu şehirde milletvekilliği için aday olan arkadaşların ülke sevgisi insan sevgisi millete hizmet aşkı için aday olduklarına sahiden inanıyor musunuz?
Neyse konuyu dağıtmadan seccade meselesine dönersek; biliyorsunuz bu konuda kaç günlerdir akşamları televizyonlarda açık oturum yapılıyor birçok gazeteci yazar akademisyen katılıyor bu oturumlara...
Sağdan olması soldan olması fark etmiyor, bu gazeteci arkadaşların hemen hemen hepsinin din adına ülke adına bilgi adına cahillere topluluğu olduğunu yeniden gördüm...