Geceler boyu düşündüğüm zamanlarım oluyor, çaresiz insanlar geçiyor gözlerimin önünden, yüzlerine gözlerine acı dolmuş kadınlar... Acıyarak bakmıyorum elbette, çünkü bana göre acınacak olan onlar değil, acınacak olanlar, onlara o sıkıntıları acıları yaşatanlar...

Acınacak olan onların varlığından haberdar olmayan, olmak istemeyen onların kapısına varmayan idareciler yöneticiler, sorumlular...

Acınacak olan bunların varlığını görmezden gelip ülkenin milletin parasını keyfince har vurup harman edenler ve onlara alkış tutanlar sen çok yaşa diyen şakşakçılar...

Yazıyorlar konuşuyorlar, her şeyi biliyorlar, yollarında hiç yokuş yok, kendileri yürüyorlar, geride kalanların canı çıksın diyorlar aslında...

Biliyorum kimilerinin canı sıkılacak, sıkılsın ne yapalım... Onların baktığı yerden bakmak zorunda değiliz ve onlar gibi kimi partilerin sözcüsü gibi yazmak ta...

Her yazımızın bir yerinde “bir şeyler iyi gitmiyor ülkede, bir şeyler yanlış bir şeyler eksik, yapıldı” derken inanarak yazıp söyledik...

İdarecilerimiz yöneticilerimiz gösterişi çok seviyorlar “Hep gösteriş hep gösteriş ve çok reklam” buna din adına hizmet ettiklerini din adına konuştuklarını söyleyenler de, dâhil...

Hayatımızdan insan yanlarımızdan dinimizden ahlakımızdan durmadan bir şeyler eksiliyor...

İnsanımız pek çoğu bir boşluğa itiliyor, yoksulluğa çaresizliğe sürükleniyor, yazıktır...

Bir şeyler çok yanlış gidiyor, insanımız yorgun insanımız bıkkın, insanımız mutsuz ve efendilerimiz yalnız beyazlar ile muhatap oldukları için herkesi onlar gibi sanıyorlar galiba...

Yoksa bir idareci bir yönetici mevkisine çıkmış biri bu kadar duyarsız olmamalı bize göre Ve Allah’a göre...

Yanlış yanlış yanlış, yolunuz doğru yol değil efendiler... Yolunuzun üstünde çaresiz insanlar, çaresiz adamlar çaresiz kadınlar ve çocuklar var, kimi varsıl çocuklarının hayatına özlemle bakan...

Hani yanlışa yanlış demek de, dinin bir gereğiydi, yani buyruklarından biriydi, neden kızıyorsunuz? Gerçi çoğunuz kendinize göre yeni bir din inşa ettiniz, içinde dinin kendisinden hiçbir şey olmayan... Hırsıza hırsız talancı demeyen haksıza haksız demeyen bir din...

İnsanların bir kısmı hızla yoksulluğun çaresizliğin kucağına itiliyor, hatta kötülüğün içine itiliyor...

Ama bir kısmı, bir kısmı hızla daha çok zengin, daha çok varsıl daha çok servet sahibi oluyor...

Öyle değil mi?

Peki, neden ülkede hak hukuk, hakça paylaşım varsa, kardeşlik diye bir şeyden söz edenler doğru söylüyorsa, sonuç neden böyle?