Bu ve benzer soruları sormanın vakti de, nasıl soracaksın kime soracaksın, sorsan kim cevap verecek diye düşünüyor insan... Mesela birkaç sene önce hiçbir şeyi olmayan kimi insanlar nasıl oluyor da, bu kadar zengin olabiliyorlar?
Gerçekten alın teri ile mi, yoksa başka fırıldaklıklar mı var işin içinde? Kendi başlarına bir göz oda bile yapamayacak olanlar, kendilerini bir siyasi partiye bir güç sahibine, dayayınca nasıl malikâneler sahibi olabiliyorlar?
Kat kat evler, paha biçilmez arabalar, sizce gerçekten her şey doğru yolda olmanın sonucu mu?
Ve gerçekten sahip oldukları aslında onların mı, yoksa başkalarının hakkını gasp edip el koydukları mı? Hanginizin kalbi mutmain bu konuda ve hanginiz ülkemizde ya da bu şehirde, yanlış işler olmuyor diyecek?
Hadi bana senin kalbin kötü deyin de, içim rahatlasın...
Mesela ne olacak hakları olmayan ihaleleri aldılarsa ve hatta o ihale karşılığı birkaç kat ücret ödenmişse onlara?
Kimin parası bu demeyelim mi? Hani haksızlık karşısında susamak dilsiz şeytan diyordu din,ne olacak şimdi?
Mesela adam yalakalık yapan bir haberci bir gazeteci ise, ve bunun karşılığı olarak kendine bir şeyler verilmişse o kazanç neyin karşılığı olarak yeniyor bayım demeyelim mi? 
Alan alıyor da, veren neden veriyor diye bir soru sorma..
 Yeni ve kirli düzen böyle bu ülkede...
Hükümetlerin siyasi partilerin hatta cemaatlerin tarikatların kendilerince yazarları gazeteleri olduğu bilinip söylenmiyor mu?
Neden bir Belediye başkanın da olabileceğini düşünülmesin? Yine mesele ticaret odası başkanları borsa başkanları kulüp başkanları kendilerini destekleyecek kendilerine destek verecek kimi yazarlar gazeteciler ile çıkar bağı kurmasın?
 Kurulmuyor mu? Ticaret odası başkanının peşinden koşan, sofrasına oturanlar.
Yahu camilerde bile, imam arkadaşların zengin ve servet sahiplerine daha bir başka saygı gösterdiği hürmet ettiği ilgi duyduğu bir zaman değil mi şimdi?
Mesela bu arkadaşların kaçı bir yoksulu kendine arkadaş edinip dost bilmiştir? Ama güç ve imkân sahipleri ile sarmaş dolaş olduğu bilinen bir gerçektir...
Yalnız onlar değil elbette... Mesele kentin kamu yöneticileri mesela Kaymakam, mesela müftü, ya da başka yöneticiler kimler ile gelip giderler, kimlerin ziyaretinde bulunurlar veya onları kimler ziyaret eder?
Bir daha diyeyim, kıyamet günü susmanın da, gerçekleri görmezden gelmenin de,bir hesabı olacak diye bunları dillendirmemiz...