Bazen de böyle yazılar yazalım... Diyorlar ki bazı arkadaşlar, eskiden diyorlar eskiden ne güzel Müslümanlar vardı, birbirinin yardımına koşan birbirini seven komşuları ile güzel geçinen birbirini kardeş bilen ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacını gören... 
Özellikle geceleri yoksullara yardım götüren, yoksul fakir zengin servet sahibi demeden herkese selam veren merhaba diyen, yüzü gülen merhamet dolu yürekleri olan yüzleri hep aydınlık...
Şimdi diyorlar, şimdi o insanlar, ya da onların oğulları kızları nerde ne yapıyorlar neden ortada yoklar, diyorlar... Aslında onlar da biliyorlar onların nerde olduğunu neyin peşinde olduklarını işlerinin çok olduğunu da yine soruyorlar... 
Günümüz insanın kötü alışkanlığı kendi bildiği şeyleri başkalarına sorması, saçma sapan sorular ile kendini bilgiç sanmaya çalışması, sanki karşısındakini sınava çekiyor gibi, bir nevi edepsizlik...
Siyaset dünyasında kendilerini dinci sanan kişiler arasında çok var bunlardan... Birde bizim gazeteciler yazarlar arasında, her şeyi kendilerinin bildiğini sanan...
Eğer o arkadaşlara cevap verirsek, diyeceğimiz tek şey, tek sağlıklı cevap “Artık sorduğunuz o iyi Müslümanların, yani kentlerin sokakların yüz akı olan Müslümanların oğulları kızları” Dünya ya çok yenildiler, çok kandılar dünya nimetlerine, paranın servettin ışıltısına mağlup oldular...
Babalarının annelerini yattıkları mezarlıkların yanından geçerken bile en yüksek müzik sesiyle geçiyor çoğu, en pahalı arabaları ile...
Yani sözünü ettiğiniz o güzel babaların annelerin kızları oğulları kendilerine yeni uğraşlar buldular yeni işler peşindeler...
Yeni eğlence yeni aşk yeni sevgili, çoğu Türkçe konuşmaktan utananlar...
Daha muhteşem evlerin sahipleri olmak kapısına “köpek vardır” yazıları yazdırmak ve oralarda oturmanın karanlık hazzının tadını çıkarmak peşindeler...
Ne yoksullar, ne yoksul komşular ne ihtiyaç sahipleri ne evsiz insanlar, ne karnı doymayan çocuklar onların ilgi alanına dâhil değil...
Aile boyu güzel arabalar Jeepler sahibi olmak ve çok pahalı evlerde oturma peşinde çoğu... Doğrusu sizlerden öyle bir soru gelmeseydi, yazmazdım bunları, çünkü onların nasıl yaşadıkları ne düşündükleri beni ilgilendiren şeyler değil...
 Yani onlar tercihlerini değiştirdiler, yeni bir yol seçtiler kendilerine, yeni bir yaşam hatta yeni bir din, çok Tanrılar edindiler...
Çoğunun ne geçmiş umurlarında ne gelecek, ne şehrin çığlığı... Kusursuz olan yalnız biziz diyor çoğu, ve bunları görmek için biraz onlara benzemek lazım, ama sakın benzemeye kalkmayalım derim bana sorarsanız...
Ölülerden ölümlerden söz etmekten hoşlanmazlar...
Biliyorum anlatamadım, ama daha açık şeylerden söz etseydim çoklarının canı sıkılırdı... Ne yapalım bende böyle saçma sapan sözler ile oyalıyorum sizi... Ama inanmanızı isterim yalan söylemem kimselere yazarken ve konuşurken...
Kalem de ayetlerden bir ayettir benim inancımda...