Sokakların canlanmasından anlayacağımız üzere okullar bu hafta açıldı. Okulların açılmasıyla kırtasiye ve diğer alışverişlerde bir artış oldu.

Okuldan verilen ihtiyaç listesini tamamlamaya çalışan aileler uygun fiyata ürün bulmak için çareyi zincir marketlerde veya internet alışverişinde buldu. Yaz döneminde zamanı gelince alırız denilen tüm okul ihtiyaçlarının fiyatları karşısında minik bir şok yaşayan aileler tutumlu olabilmek adına kendilerince çözüm bulmaya çalıştı.

Okullar açıldı açılmasına ancak geçen hafta okula başlayan ilk grup kademe öğrencileri mini mini birlerin hepsi aynı şekilde başlayamadı. İlk günlerde bazı öğrencilere aileleri eşlik etmek durumunda kaldı. Aileler daha iki hafta olmadan karın ağrıları ve okula gitmek istememe gibi durumlar ile karşılaştı. Daha öncesinde anaokulu veya kreş deneyimi yaşayan çocuklar okula daha kolay uyum sağlasa da her çocuk için aynı durum geçerli değildi.

Peki bu durum neden böyle diye soracak olursanız hemen anlatayım. Başlangıç olarak ayrılma kaygısı yaşayan çocuklar evlerinden veya ailelerinden uzun saatler ayrı kalmayı kabul etmekte zorlanabilir. Özellikle zaten ailesinin dizinin dibinden ayrılmayan diye bahsettiğimiz çocuklar için bu geçerlidir. Çünkü ailelerinin yanı veya evleri onların kendilerini güvende hissettikleri en özel alan olurken okul yabancılarla ve birçok kurallarla dolu bir alandır. 

Üstelik okul her öğrencinin istediğini istediği an yapabileceği bir yer değildir. Durum böyleyken kurallar ve sınırlar konusunda zorluk yaşayan çocuklar okula alışma ve uyum sürecinde zorlanabilir. Ders saatleri içerisinde dikkatini sadece bir şeye vermekte zorlanan çocuklar, sıralarında oturup beklemekte zorlanabilir. Her ne kadar çare öğretmenin sınıf disiplini olarak görülse ve tüm çözüm öğretmenden beklense de ailelere de düşecek bazı görevler oluğunu unutmamak gerekir.

Şefkat dolu bir yaklaşım ile çocuğu dinlemek ve neden okula gitmek istemediğini öğrenmek önemlidir. Bunu öğrenebilecek en kriter kişi de aile bireyleri yani çocuğa en yakın kişilerdir. Okula gitmek istemeyen çocuğunu zorlamak istemeyen aileler ile de karşılaşabiliyoruz. Bu sadece anlık ve geçici bir çözüm sağlarken ilerleyen yıllarda ortaya çıkabilecek okul reddinin de temelini oluşturabilir. Yani bugün birkaç gün okula gitmese bir şey olmaz diyeceğimiz çocuklar gelecekte okulu bırakmak veya bir üst kademe eğitimine devam etmek istemeyebilir. Bu nedenle yolun daha en başındayken biraz sabırlı ve şefkatli olmaya ihtiyacımız var aileler olarak.

Her çocuk eşit şartlarda bir eğitim şansını elde edemediğini göz önünde bulundurmak önemlidir. Her çocuk özel ve biriciktir. Ancak maddi ve manevi imkansızlıklar nedeniyle bazı çocukların daha başlangıçta zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldıklarını biliyoruz. Eşit imkan ve eşit eğitim anlayışının her çocuk için geçerli olmadığını biliyoruz. Bunu köy okullarında veya deprem bölgesinde görmek mümkün. Zorunlu eğitim herkes için o kadar da keyifli bir durum değil. Bazıları için zoraki ve gerekliliğe dönüşen bu eğitim sistemi sadece çocuklarda değil yakınlarında da bir karın ağrısı ortaya çıkarıyor. Ne dersiniz?