Bu ülkenin bir ferdi olarak ne çok soru var içimde, kimseye soramadığım veya sormaya cesaret edemediğim... 
Sorarsam başıma iş açacak sorular çoğu belki...
 Meydan meydan dolaşmak,  cadde cadde yürümek istiyorum ve sormak istiyorum insanların gözüne bakarak  “bu gidişin sonu nereye?” ey insanlar demek diye...
Haddimiz aştık ey insanlar demek istiyorum, duyan olursa... 
Ama insanın insanı duymadığı duymak istemediği bir vaktin orta yerindeyiz, kimimiz sefalet içinde, kimimiz nimetlere nankörlük eder halde...
Ama  camilerde anlatılmaya devam ediyor sabrın ve namazın  yüceliği... Ne duyan var ne dinleyen, ne umurunda kimilerinin insanın içine düştüğü çıkmaz...
Akşam olunca ekmek girmeyen evlerin varlığı umurunda değil o vaaz edenlerin hatta şehrin Belediye Başkanının Kaymakamının da...
Durmadan konuşan, durmadan anlatan bunu yaptık şunu yaptık diyenlerin çokluğunun olduğu yerde çocuklarına sabah kahvaltısı koyamayan kadınların gözyaşları arşı titretmek de...
Bal şerbetini  çok seven Hazreti Ömer kıtlık günlerinde o şerbeti içmeyince kendine neden içmediği sorulunca  “İnsanların içmeye imkanı olmadığı şeyi ben nasıl içerim?” dediği anlatılır kitaplar da...
Oysa halkın kapısından evinden içeri giren sıkıntılar zorluklar, kentin yöneticilerinin evlerinden içeri girmediği gibi, onlar daha çok ihtişam içinde yaşamayı bir meziyet olarak halkın gözünün önüne seriyorlar...
Ne yazık bu ülkenin her yerinde böyle olduğu gibi, her dönemde de böyleydi... Yani bu utanmazlığı bu güne has kılmıyorum, sanki bu ülkenin kaderi bu...
Bunun neden böyle olduğunu bile soramıyoruz, sordurmuyorlar ve her zaman onların haklı olduğunu savunan yalakalar gazeteciler yazarlar din adamları var olmuştur...
Başkalarını görmezden gelen aşağılayan kişiler birçoğu... Kendinden başka herkesin kolu kanadı kırık olsun diyen bir düşünce ye sahipler...
Peki neden böyle, neden halk ile yöneticiler arasında inşa edilmiş bu kalın duvarlar... Burada olmasa bile, öbür dünya da bir hesabı olmayacak mı bunun?
Yoksa Allah korkuları damı kalmadı bunların?
Sürgün yemeye vurgun yemeye devam ediyoruz ey halkım diyeceğim de, sizlerin pek çoğu da onlara onların hal ve davranışlarına alkış tutar oldunuz, sadece kendi partinizi kutsamak adına...
Oysa önemli olan insandı... 
Bize düşen insana sahip çıkmaktı...
Konuşacaksan sağa sola eğilmeden konuş ne olur.