Böyle zamanlarda umuttan, umutlu olmaktan söz etmek güzel şey de becerilir. “Ey insanlar umudunuzu kaybetmeyin” diyebilir miyim bilmem, ama demem ama yazmam gerek...
En azından kalbimin acısı dinsin diye, dinsin diye sokakların acısı, sokakta kadınların gözyaşı “az da olsa” azalsın diye...
Ama dememiz gerek, hep birlikte umuttan söz etmeye devam etmemiz gerek, insanlık ayağa düştüyse biz ayağa kaldırmalıyız gerek dememiz gerek...
Hepimizin bu umuda çok ihtiyacı var, yoksul kardeşlerimizin, haksızlığa uğramış kardeşlerimizin, sokakta yaşayan canlıların, yaşam hakkı gasp edilen ağaçların da...
Nemi demeye çalışıyorum?
Ölüm var ey insanlar diyorum, ölüm var ey şehir ahalisi, ölüm var ey beyaz adamlar, bu kadar kötü, bu kadar zalim olmanın bir manası yok demeye çalıyorum...
Aklınızı başınıza alın ey Müslümanlar, yaşadığınız bu din Allah’ın dini değil demeye çalışıyorum... Zira Allah’ın, dinin hâkim olduğu bir yaşamda haram olmaz, yalan olmaz, başkalarının hakkına el uzatılmaz...
Allah’ın dini de insan azizdir, hak azizdir, hukuk azizdir, siz bunları yok sayıyorsunuz diyorum...
Umut işte...
Güzel şey umutlu görünmek, öyle diyorlar büyük bildiklerimiz, kutsal kitaplardan öğrendiğimiz şeylerden umutlu olmak...
Umutlu olmak, insanın kendine ulaşması, kendi elinden tutması, kendine yoldaş olması...
Eh biraz da nasip meselesi galiba...
Mesela yapraklar yere düşerken inanmaya devam ederlermiş yeryüzünde merhametin tükenmediğine, gelin biz de öyle düşünelim, en azından kendimiz merhametli olmanın çarelerini bulalım...
En çok merhamete ihtiyacı var yeryüzünün, kadınların, çocukların, babaların... Özellikle yaşlı dediğimiz insanların çok ama çok merhamete ihtiyacı var ve onlar en çok çaresizliğin ortasına bırakılanlar şimdilerde...
Hiç olmazsa haftada bir gün olsun mahallenizde yaşayan yaşlıların kapısına gidin, selam verin bir ihtiyacın var mı deyin... Bu güzelliklere çok hasret kentin sokakları...
Canım acıyarak yazmak durumundayım, mesela ben bu şehirde Şehrin Belediye Başkanının, Şehrin Kaymakamının, Şehrin Müftüsünün böyle güzel tavırlar sergilediğini hiç duymadım...
Elbette kimi özel günlerde reklam dolu gösteriş içerisinde yapılan bazı ziyaretler bunun dışında...
Her güzel hareket, her güzel davranış insan olmaya dâhildir deyip bugünlük de bu kadar diyelim...
Gökkuşağı altında sahip olunması gereken en güzel servet insan olmaktır, insanca yaşamaktır yaşarken, herkesin hakkını, hukukunu aziz bilmektir...