Sokaklar insan dolu doğru, ama kimse bir başkasının gözüne bakmak istemiyor ve kimse sormuyor bir başkasının halini derdini sıkıntısın... Kim demiş neden demiş bilmiyorum “Gemisini kurtaran kaptandır” demiş,  çağın insanı sadece kendi ile kendi gemisini kurtarmakla meşgul...
Yok gibi yaşamaktalar insanlarımızın çoğu, bunu anlatamıyoruz kimselere...Çünkü onların yani efendilerimizin siyaset insanların din anlatanların “hemen hemen hepsi” yine kendileri gibi güçlü insanların söylediklerine yazdıklarına kulak veriyorlar, veriyorlarsa...
Yani diyeceğim o ki, biraz da iş olsun diye yazıyoruz gibi düşünüyorum, kendimizi teselli etmek gibi bir şey...
Zira yöneticilerimiz kendilerini en akıllılar sanıyorlar ve çok fazla kutsuyorlar kendilerini hangi makamda mevkide olmaları çok önemli değil...
Belki çok az sayıda ülkesini ve insanı dert edenler var, yolları açık olsun...
Oysa insan insana selam vermeli nasılsın demeli bir sıkıntısı varsa paylaşılmalı acısına sevincine ortak olmalı... 
İnsan insandan kaçmamalı, yine insan insana kötülük yapmamalı... Yalnız insana değil hiçbir canlıya dağlara ağaçlara ekinlere ekin tarlalarına kötülük yapmamalı...
Öylesine yazmıyorum bunları, yani ne yazdığını bilerek yazıyorum, yazdıklarımın doğru olduğuna inanarak iman ederek... Ülke insanı olarak ekinlere ekin tarlalarına ihanet ettik önce, sonra meyve ağaçlarına, portakal limon ağaçlarına bağlara bahçelere...
Etmedik mi, ettirmediler mi? Hadi vicdanınıza sorun, bu şehre ihanet edilmedi mi, peki karşılığında elimize geçen ne?
Tanrıya onun emirlerine uzak yaşamayı seçtik mi seçtirdiler mi? Beton yığını binaları ekinlere ekin tarlalarına bereket dolu yaşamaklara tercih ettik ve koşarak şımararak yaptık bunu...
Önce merhametimiz yok oldu, sonra insani hasletlerimiz, ama çoğumuz hala farkında değiliz neler kaybettiğimizin...
Kuşların yuvalarını yok ettik, su yataklarını talan ettik, talan ettik komşuluk ilişkilerimiz... Katmer katmer acılar ile baş başa bıraktığımız insanlar var aramızda, varsın kimse söz etmesin...
Ama hesap günü denen bir gün gerçek olduğunda, çoğumuzun işi zor... En çok siyasetçilerin eli kalem tutanların camilerde din anlatanların işi zor... Zira bu millete tam anlamı ile gerçekten söz etmediler çoğu...
Muhteşem evlerde oturmakla veya pahalı arabalara binmekle huzur bulacağımızı mutlu olacağını sananlar en büyük bunalımı yaşıyorlar...
Demek istediğim, çok geç olmadan kendisiyle hesaplaşmalı insan...
Yarın çok geç olabilir...
Çünkü biz insan olmakla emrolunduk... Yeryüzü şehirleri kirletmemekle, kimsenin hakkını gasp etmemekle...
Neden dedim bunları? Zira güçlülerin güçsüzlerin haklarına tecavüz edilen bir dünya sistemi ve bizimki de öyle...
Binler selam ile...