Neredeyse hepimizin şikâyetçi olduğu bir hayat... Yaşamak pahalı ekmek pahalı simit pahalı, sevgi pahalı selamlaşmak merhaba demek pahalı... Ama en pahalı olan insan kalmak, insani davranışlar sergileyebilmek şimdilerde...

İnsan insana iyi gelmiyor, ebeveynler çocuklarına iyi gelmiyor, çocuklar ebeveynlere kardeş kardeşe... Yeni doğan çocukların hayatına geleceğine yarınlarına el koyan karartan bir sistem insanımıza yutturulmaya çalışılan...

Bu zalim dayatmayı sadece şimdikilere yüklemenin bir anlamı yok, aslında hep böyle oldu bu işler ülkemizde... İki de bir dile getirmek sıkıcı, ama ülkenin kız çocuklarına annelere eşlere kan kusturulduğu zamanlar geçeli çok olmadı,28 Şubat günlerinden söz ediyorum...

Nasıl buralara gelmişsek kimsenin kendi hayatından memnun olmadığı zamanlar, ne varsıllar mutlu, ne yoksullar... Ne işveren ne işçi nede sokaktaki kediler, korku dolu gözler ile yaşamak sanki kader olmuş...

Artık huzurdan konuşulmaz oldu, muştulu sözler edilmez oldu, herkesin gözlerine karanlık çökmüş gibi...

Nereden geldik buraya, neden herkes patlamaya hazır bir bomba gibi dolaşıyor sokaklarda caddeler de yollarda?

Peki, insanın asıl istediği ve arzu ettiği nedir, bu gün de bunlardan yazmak istedim, belki birlikte bile konuşabiliriz diyeceğim de, birbirimizle konuşmaya birbirimizi dinlemeye bile tahammülümüz kalmadı?

Sahi ne oldu ülkenin insanına da bu hale düştü sorusunun cevabı bence hep yanlış verildi... Yirmi dört saat midemizi doyurmak kavgasını yaparken, ruhumuzun açlığını aklımıza bile getirmez olduk...

Yalnız midesi değil, ruhu da aç bırakıldı insanın...

Saçmalama hangi çağdayız diyenlerin homurtusunu duyar gibiyim, olsun ben demeye devam edeceğim, ruhun aç bırakılması çok kötü ve çok zalimce... Başkalarını suçlamadan önce kendimize dönersek, belki en çok kendimiz vazgeçtik ruhumuzla ilgilenmekten...

Mesela şimdi desem, insanların mallarına paralarına evlerine haciz koymaktan insanların canlarını acıtmaktan çocukları ağlatmaktan kadınları öldürmeyi zafer sanan bir anlayışın varlığı...

Oysa asıl haciz ruhlarımıza kondu, yüreklerimize güzel duygularımıza, insan yanlarımıza kondu kimse bundan söz etmez, edemez oldu veya edecek gücümüz kalmadı...

Şimdilerde en zor işlerden doğruları söylemek, artık doğruları neden dillendirmiyoruz gibi bir derdi yok insanın aslında hepimizin...

Son söz olarak, farkında olarak veya olmayarak her gün daha çok kaybediyoruz insan olarak...

Aziz Allah sonumuzu hayır etsin...