Yazıp söylemeye çalışıyoruz. Kardeşler diyoruz, kardeşler insan dünyada daha önce hiç olmadığı kadar bozuldu...

Hep birlikte bozulduk veya bozdular...

İnsan insan olma değerlerinden bir bir uzaklaştı, insan güzel olan her şeyden vazgeçti...

Elbette ağır sözler bunlar. Omuzlarımıza konunca altında kalacağımız veya bazılarının şiddetle karşı çıkacağı...

Bu bir yüzleşmedir, insanın hiç sevemeyeceği... Başka türlüde anlatılmıyor ki gerçekler... Öylesine mi yazalım, yalandan, ciddiyetten uzak gerçek olmayan sözlerle mi kandırmaya çalışalım birbirimizi?

Demeye devam dersek, günümüzde insanların en azından çokları merhametten, vicdanlı biri olmaktan vazgeçti... Annesinden, babasından, yakınlarından, akrabalarından vazgeçti...

En acı olanı Tanrı’dan vazgeçti, artık insan Tanrı yok gibi bir yaşamayı seçti. Kimse kendini kandırmasın, insan vazgeçsin başkalarını kandırmaktan, gerçeğimiz bu...

Anne ve babalarınıza “öf bile demeyen” diyen bir dine inandıklarını söyleyenler, anneleri babaları birlikte yaşamaktan nefret eder durumdalar...

Biz günümüzde insan çok bozuldu, çok kaba, görgüsüz oldu deyince, birileri hayır diyorlar. “Hayır, endişelerin gereksiz. Gördüğün bu kötülükler, haksızlıklar ikiyüzlülükler eskiden de vardı” diyorlar kimileri. Belki de kendilerini masum görmek göstermek adına...

Ama insanın masum bir yanı kalmadı günümüzde. Aslında bunu herkes biliyor ama kendini temize çekme gayretinden de vazgeçemiyor...

Herkesin şikâyetçi olduğu bir hayat ile yüz yüzeyiz... Komşu komşudan, eşler birbirlerinden, kardeş kardeşten nefret eder bir durum... Peki, neden böyle? Biz nerede yanlış yaptık gibi sorularımız olmasın mı?

Aslında çoğumuz biliyoruz her geçen gün daha kötü bir yaşam bekliyor insanı. Bereketsiz, iyilik ve hayırdan uzak, güzellikten, sevgiden, aşktan uzak bir yaşam...

Yalanın, dolanın, haramın kol gezdiği makbul sayıldığı bir yaşam, içinde huzur mutluluk sevgi aşk olmayan...

Boş hayatlar, boş masallar boş sözler... Artık camiye gidenlerin bile neden gittiklerini bilmediği, imam arkadaşların neden kendilerine bu vazifelerin verildiğini izah edemediği...

Neyse kısa kesersek...

Çağımızdaki kadar alçak, vurgun yemedi insan, sözde insandan...

Ve kuşlar, köpekler, kediler, hiçbir çağda bu kadar zulüm görmedi kendilerini insan sananlardan...

Sahi kadınlar neden yüzlerini boyarlar böyle bir çağda?