Halil Cibran insanı ve özellikle Müslüman’ları dert edinen, kimi zaman uzaktan kimi zaman yakından onlar ile konuşan, onları ikaz eden onlara bazı hatırlatmalar yapan Lübnan asıllı bir yazar ve ressam... Kitaplarında hep düşündürücü sözler var ve insanı uyarıcı...  Ama insan artık uyarıcılara ne kulak veriyor, ne ciddiye alıyor, nede farkında bulunduğu yerin bir felaket çukuru olduğundan... Tamam, çoğunun yüzünde hep bir keder, ama neden olduğu belli değil... Dersine çalışmamış öğrenci kaçamakları yaparak, kendinin selamette olduğuna inanmak istiyor... Ben buna insanın kendini kandırması diyorum... Ama bu kandırmaların insana insanın uyanmasına bir faydası olmayacak... Ve şimdi bunları böyle dillendirirken, birileri bana “sahi arkadaş sen ne demek istiyorsun?” gibi sorular sorabilir... Doğrusu bende çok bilmiyorum ne demek istediğimi, ama farkındayım gittiğimiz yolun yol olmadığının ve insanın gittiği yolun yanlış olduğunun... Bunu demeye çalışıyoruz, demeyelim bu yanlışların varlığını? Kardeşiz ya veya insan... Birbirimizi uyarmak elinden tutmak, gel buraya demek insani bir görev diye öğretilirdi eskiden... Mesela insanın kendini kandırdığını, ya da başka kimilerinin kandırdığını bilmek görmek ve gelin bu yoldan dönelimi demek güzel bir davranış değil mi?  Evet, biliyorum böyle sözle yazmanın, insan ile karşı karşıya gelmenin, biraz belalı bir iş olduğunu da... Aslında bende bilirdim, kentin efendilerine, şehrin Belediye Başkanına yeni eski Milletvekillerine, görgü ve nezaket kurallarından uzak şımarık kimi siyasilere  “içinde yağlama yıkama” olan sözler ederek, birilerinin aferin almayı... Ne yazık bu dürüstçe bir tavır olmazdı, kalbi ile vicdanı ile hesaplaşan insan için... Diyor ki Halil Cibran. Ey kavmim! Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin... Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın...  Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın... Örümcek olsan Hazreti Muhammed'in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin...  Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin... Hazreti Hüseyin'in başını vurmaz, ama vuranı alkışlarsın.  Muaviye'ye kızar, ama ayaklanmazsın.. Hazreti Ömer'i bıçaklayan ele sen bıçak olursun... Sanki dedim kendime, sanki bizi günümüz insanını günümüz Müslüman ahalisini anlatmış, onlara konuşmuş... Biliyor musunuz?  Allah her şeyi bağışlar,ama iki yüzlülüğü münafıklar gibi davranmayı asla...