Dün size Alanya’mıza gelen, Alanya da güç makam mevki para sahipleriyle oturup kalktığını onlar ile çok özel görüşmeler yaptığını, onların ağzından dinlediklerini yazdığıgazete köşesinde aktardığını yazmıştım gazeteci arkadaşın...

Yavuz Donat denen bu yaşlı gazeteci Süleyman Demirel Turgut Özal Tansu Çiller Mesut Yılmaz gibi liderler ile kurduğu sıcak ilişkiler ile bilinir...

Arkadaşın yazıp aktardığına göre idarecilerimiz yerel yöneticiler Ticaret odası başkanı diğer oda başkanı canla başla, soluksuz şehir ahalisinin huzuru mutluluğu için çalışıyor...

Arkadaş Dövizciler Derneği başkanı, Metal işçileri odası başkanı kafeteryacılar Bakkallar odası Başkanları ile görüşüyor...

Belediye Başkanı ile görüşüyor...

Kaymakam beyle görüşüyor...

Tabi ilk önce Dışişleri Bakanımızın hizmetinin her yerde göründüğünü Şehrin görüntüsüne büyük katkılar sunduğunu söylüyor ki, daha çok kıymet verilsin kendine...

Dağlarda ovalarda yaylalarda ayaklarının izi tozu var demeyi unutmuyor...

Ama hiç aklına düşmüyor sokağa çıkıp birkaç vatandaş ile görüşmek, şehri gidişatı ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılı günleri halktan birileriyle konuşmak nedense aklına gelmiyor...

Bana göre aklına gelmiyor değil, hayatının her döneminde böyle davrandı bu arkadaş... Her zamanki tercihi güç sahipleriyle makam sahipleriyle birlikte olmak ve ülkenin şehirlerin ön yüzünü göstermek insanlara...

Canı çıksın arka mahallelerde oturanların... Aslında arka mahallerdekileri görmemek bize adil yutturulan sistemin görüşü...

Hep öylesine yapılan işler değil bunlar, bir getirisi olmalı kendileri içinde, oluyor da...

Mesela arkadaş muhteşem ağırlamalar ile ağırlanıyor...

Bunun için en büyük teşekkürü edilen kişi küresiler gazeteciler konseyi başkanı yeni Alanya Gazetesi sahibi Mehmet Ali Dim beyefendi...

Hatırlayın daha önce de Fatih Portakal İsmail Küçükkaya İsmail Saymaz adlı gazetecilere de ev sahipliği yapmıştı Mehmet Ali Dim beyefendi...

Aklıma deli sorular düşmüştü o zamanlarda, neden bu tercihler diye... 

Bu arkadaşlar da hep var basın dünyasında, kimisi ünlü oluyor kimisi hikâyenin sonunu getiremiyor...

Şehrimizde bile sevgilileri ile yediği yemeklerin faturasın varsıl insanlarla otel sahiplerine gönderdiği söylen gazeteci arkadaşların varlığından söz ediliyor, günahı dedikoducuların başına olsun...

Neyse yazarken anladım ki, bana göre değil bu konular üstüne yazmak... İnsanın kalbi kirleniyor sanki...

İyilikler dilerim efendim...