Bende öylesine sordum yukarıdaki soruyu, gerçekten biliyorum onların hiç birisine buna benzer soruların ulaşmadığını, ulaşsa bile duymak istemedikleri...
Kimseler seni ciddiye almıyor ey halkım! Kimselerin umurunda değil senin ne diyeceğin, bunu ne zaman anlayacaksın da, kendini savunacaksın? Bakmayın halk halk deyip durduklarına, sandığı halkın önüne getirin halk karar versin dediklerine, hiç birinin “ama hiç birinin” yani hiçbir partini ve güç sahiplerinin hepsinin umurunda değil halkın ne dediği yani senin ne dediğin... Sahi ne zaman kendini yönetecek insanı sen seçtin, hiç aklına düşüyor mu? Veya ne zaman halk ciddiye alındı ülkemiz de...
Hepsi halkı kendi çıkarları için yönlendirmekten başka ne yaptı, her biri zaaflarımızı kullanarak kendilerini yerlerinde makamlarında kalmaya çalışmadılar mı?
Yaşadığın şehirde milletvekili olacak kişiyi kim belirledi kim karar verdi ve sen gidip bu olmalı dediğin bir seçim biliyor musun? Bütün milletvekili adayların partilerin başında bulunan kişiler, yani genel Başkanlar belirlemiyor mu? Sahi sen o verilen kararların neresinde varsın, hiç düşündün mü? Hatta yaşadığın şehirde Belediye Başkanı olacak kişiyi bile onlar belirlemiyor mu?
Hadi bir düşün...
Bütün iş birliğini kentin beyaz adamlarını dinleyerek yapmıyorlar mı? Bakın o parti bu parti demiyorum...
Zira onlar kendi çıkarları söz konusu olunca kavga falan etmiyorlar, ama kavga etmeye devam ediyorlar bizim açlığımız üstüne...
Peki, sen kimsin, nesin neden yoksun bu kararların hiçbir yerinde hiç düşündün mü? Bu sana yapılan bir saygısızlık bir hiçe sayma değilse nedir?
Hep bir olup bir oyunun içine sokuyorlar bizleri ve çok gürültü çıkarıyorlar, bizler de ne yapacağımızı nasıl karar vereceğimizi, bilmez oluyoruz sanki? Mesela biliyor musun? Emekli olmuş Milletvekillerini ailesinin oğullarının kızlarını “Aynen Milletvekili imiş gibi” bütün haklarını sonsuza kadar kullandıklarını halkımızın birçoğu eve ekmek götürme derdin de iken?
Kime kırılalım kime darılalım veya kimlere söyleyelim sizlere kırıldık diye? İnsanların yarısının yüzünün gülmediği bir çağda, bir Ülke de bir şehir de nasıl
mutlu olur nasıl yüzü güler bir insan, eğer gerçekten insansa?
Umuyorum bana kızmaz “saçmalamışsın arkadaş” demezsin bunları dillendirdim diye...
Ne yapayım gözü çöllerde olan bir çabanım ben, koyunları kaybolmasın diye üzülen...