İçimizden birileri ne derse desin, insanlığın başına ne geldiyse, ne geldiyse Müslümanların başına, Aziz Nebi Hazreti Muhammed’e kulak vermeyişlerinden, onu dinlemeyişlerinden geldi...

En azından ben böyle düşünüyorum çok da umurumda değil başkalarının ne düşündüğü... Demeye devam ediyorum Hazreti Muhammed’i hayatlarından çıkardılar Müslümanlar, ama çıkarmamış gibi sözler etile konuştular...

İkiyüzlü olmayı seçti çoğu Peygamber konusunda bile...

Çoklarının hayatı onun hayatına benzemekten çok uzak, merhametimiz onun merhametine, kardeşliğimiz onun bize tarif ettiği kardeşliğe hiç mi hiç benzemiyor...

Onun bahsettiği komşu hakkı kalmadı sokaklarda ve yüreklerde... Komşularına, yoksullara, yetimlere, kimsesizlere onun emir buyurduğu gibi davrananlara selam olsun...

Ordusunun geçeceği yolun üstünde karıncaların yuvası olduğunu öğrenince, ordunun yolunu değiştiren bir elçi O...

Kuşu ölen çocuğun çok üzüldüğünü öğrenince o çocuğun evine giden çocuğu teselli eden, “Üzülme ben sana yeni bir kuş alırım” diyen...

Kızı Fatma ne zaman evine gelse her gelişinde ayağa kalkan “Hoş geldin kızım” diyen, minderini kızının oturması için veren…

Çok sevdiği eşi Hatice öldükten sonra Hatice’nin yaşlı arkadaşlarına hürmette saygıda kusur etmeyen, onlar için ayağa kalkan.

“Müslüman asla yalan söylemez” diyen Peygamberin yalan söyleyen, kazancının helal olup olmamasına bakmayan, serveti kutsayan bunun için yüzlerce bahane uyduran ümmeti olduk da bu nasıl bir ümmetlik?

Şimdi durup dururken bunları neden yazdım?

Anlatayım...

Bildiğim ve her zaman karşıma çıkan bir hadis... Buyuruyor ki Aziz Nebi, “Çorba pişirdiğin vakit suyunu çok koy. Sonra komşularını gözden geçir ve gerekli gördüklerine güzelce ikram et...”

Kim bilir kendi hanesinde eşlerine kaç defalar demiştir bu sözleri? Kaç komşuya kaç tas çorba gitmiştir evinden...

Ne buyurmuştu bir başka hadisinde, “Komşusu açken tok sabahlayan bizden değildir veya yeterli iman etmemiştir.” Ne dersiniz efendiler, hanımefendiler ne dersiniz?

Kaçımızın kulağı o seste? Kaçımızın yüreğinde yer ediyor bu ikazlar? Komşuluğu öldürdük, merhameti tükettik, vicdanlı olmayı kendimizce yorumlar olduk...

İçine ekmek girmeyen evler arasından lüks arabalarla, lüks evlerimize giderken kaçımızın aklından geçer o evlerde tencere kaynamadığı...

Çok mu saçma sözler ediyorum? Hadi biriniz yazıp söyledikleriniz dinde yok desin...

İnsan olmak, sonra Müslüman gibi yaşamak karşılığı beklenmeden yaşanan sevdadır...

Anlatmayı becerebildim mi?