Büyük Rus yazarı Turgenyev, soğuk bir akşamüstü evine doğru yola çıkmış, yolda bir dilenci kendisinden para istemiş.

Bütün ceplerini kurcalayan Turgenyev, ne yazık ki cebinde hiç para bulamamış... Bunun üzerine kendisine uzatılan soğuk elleri kendi elleriyle ısıtarak:“Kusura bakma kardeşim sana verecek bir şeyim yok.” demiş...

Dilenci “Verdiniz ya efendim” demiş, “Bana kardeşim dediniz ve ellerimi ısıttınız, ya" işte asıl ihtiyacımız bu olsa gerek ülke insanı olarak ve ilave edip diyeyim ülke Müslümanları olarak...

Sevgiyi unuttuk, farkında mısınız birbirimizi sevmeyi unuttuk... Eskiden Allah için sevmek denirdi, Allah için sevmeyi unuttuk... Allah için vermeyi unuttuk...

Sevmelerimiz riya dolu, vermelerimiz bencillik... Başkalarına göstere göstere reklam yapa yapa vermek, vermek değildir... En azından Allah için vermek değildir...

Allah için vermek zaten O’nun her şeyi gördüğünü bildiğini bilmek ve öyle inanmaktır...

İçten verilen selamlara hasret kaldık, hasret kaldık “komşu bu gün nasılsın? Sözlerine...

Bir ihtiyacın var mı diye soran yok, bir yaşlıya bir mazluma... Reklam peşinde herkes, en küçük iyiliği bile reklama boğan kişiler, dernekler vakıflar... Yeryüzünün en pahalı arabasına binen, en pahalı ayakkabısını giyen adamların kimi yoksul evlerinin sokağında görülmesi reklam reklam reklam...

Ya milletvekili olmaya hayali vardır, ya Belediye Başkanı kente...

Demeye çalıştığım yeniden düşünelim, aziz Kuran uzun uzun kardeşlikten söz ederken, siz kardeşiler topluluğunuz derken ne demek istedi, bize neyi anlatmak istedi...

Kardeşliği ayakta tutmadan namaz kılmanın Oruç tutmanın sizi cennete götüreceğini kim söyledi size?

Mesela Peygamberin böyle bir sözü var mı? O değil mi cennete çıkan yolun birbirimizi sevmekten geçtiğini?

Sahi sen ne yapıyorsun, biz ne yapıyoruz sahi?

Hepimizin en çok ihtiyacı olan sevgi, ama çoğumuza bunu unutturdu dünya sevgisi para servet sevgisi...

Git sende tut bir mazlumun bir yoksulun bir yaşlının elinden, elinde hissetsin elinin sıcaklığını... Git birkaç güzel söz söyle mahallende bir yaşlıya bir yoksula bir ihtiyaç sahibine, ben buradayım şu karşı evde oturuyorum sen üzülme de...

Tabi diyebilirsen, zira kolay işlerden değil bunları demek, buda bir nasip meselesi, anla bunu... Bu nasipten hisse alabilmen Allah ile olan bağın ile alakalı...

Durmadan Allah tan söz eder gibi yapsak da, gerçekte Allah’ı unutanlar olduk, Allah’ın ne dediğini umursamayanlar olduk çoğumuz...

Kendimizi dünyaya ait hissettiğimiz kadar, dine hissetmedik kızmayın böyle dedim diye...

Kısacası durmadan şikâyetçi olduğun bu dünya bu gidişat bu adaletsizlik bu aç insanlar bu aç çocuklar senin eserin, bizim eserimiz...