Şiir gibi yazılar yazmak varken nelerden söz eder olduk... İçimiz acıyor sararmış otobüs duraklarından geçerken... Ne yapalım ki hep geride kaldık geride bıraktılar, ama kimse suçu üstlenmedi... 
Ve hala soruyu sorup cevabını alamadığımız konular var, ülkemizde kendine kutsiyet atfedilmiş... Soramazsın diyorlar, bazı soruların sorulmasına izin vermiyorlar, mesela desen halkın kırk kanaat sıkıntı içinde yaşadığı şehirlerde, efendiler neden bu kadar pahalı arabalara binme yarışında sorusunu soramazsın...
Yine mesela Fetö örgütünün bütün kolları ayakları sorgulandı da, neden siyasi ayağı araştırılmaz diye sorsak, çoklarının canı sıkılır...
Ama öyle değil mi, Fötöye ağıt yakanlar ona özlem besleyenler çık gel artık diyenler kimlerdi ne oldu onlara?
28 Şubat olaylarının müsebbibi olan askerler generaller sonunda hapse atıldı iyi de yapıldı, ama ya siviller, sivil 28 Şubat elamanları ne olacak? Koşar adım genelkurmaya giden üniversite hocaları, hâkimler gazeteciler yazarlar, sendika başkanları zenginler kurulu...
Gitmediler mi, bu hükümet gitsin demediler mi Erbakan gitmeli demediler mi, neden bunlara bir şey denmiyor o zaman?
Mesela yoksulları kollayan adaleti kollayan ya da mazlumların kendilerini yakın bulduğu bir parti var mı desem, var diyecek biri var mı? 
Mevcut partilerin hepsi sermayeden servetten beyaz adamlardan talandan yana değil mi? 
Hayır, şu parti yoksulları daha çok kolluyor denebilir mi? 
Halk tipi sözler eder gibi görünmek öyle olduğu anlamına gelmez...
Mustafa Kemal İş bankasını kurdu iyi de yaptı, ama o zaman o kadar çok parayı nereden nasıl elde etti desek, birilerinin suratı cehennem gibi olacak biliyorum...
Neyse sözü incitmeyelim...
Ne söylesek boğazımıza takılıyor kelimeler, ne söylesek bir yerlerimizin kanadığını hissediyoruz...
Kolay iş değil bu ülkede doğruları söylemek diyeceğim de, dünyada da böyle bu işler... Eğer doğru şeylerden söz edersen hazır ol başına geleceklere...
Helalcilerin bile haramcı olduğu vakitler... Düzeltilecek bir yeri kalmayan düzen sistem, her daim varsılları ve güçlülerin yanında olan...
Dönülmez bir yolun ortasında kalan insan, eli ayağı dolanıyor yaşadıkça... Kışın ayazında kalmış gibi yaz ortasında...
Yorgun kadınlar, çaresiz babalar ve çocuklar, göğüslerinde hep bir tedirginlik... Ve durmadan sabır şükür etmeden söz ediliyor camilerde, ama kendileri şükür edenlerden değil, bir sakıncası yok bunu söylemenin...
Sana gelince ey okuyucu, tabi okuyorsan... Kalbine iyi bak, kalbini kirletme, izin verme sokakları kirletenlere diyeceğim...
Her şeyimiz kirlendi, bak herkes söylemez bunu kirlendik ne yazık... Becerebildiğimiz en güzel iş birbirimizle kavga etmek... Ve bunu en iyi siyasi partiler ve liderleri sözcüleri yapıyorlar...